-
26:207
مَٓا اَغْنٰى عَنْهُمْ مَا كَانُوا يُمَتَّعُونَۜ
(Yine de) Daha önce tattıkları (ve gafletle kapıldıkları) dünyalık zevklerin kendilerine hiçbir faydası olamayacaktır. (Dünyadaki lezzet ve nimetleri ahiret azaplarını hafifletmeyecektir.)
-
26:208
وَمَٓا اَهْلَكْنَا مِنْ قَرْيَةٍ اِلَّا لَهَا مُنْذِرُونَۗۛ
Bizim (sonunda) helak ettiğimiz her ülke (halkının) mutlaka uyarıcıları vardı. (Onları ikaz edici elçiler göndermediğimiz hiçbir ülkeyi helak etmemişizdir.)
-
26:209
ذِكْرٰى۠ۛ وَمَا كُنَّا ظَالِم۪ينَ
(Ve onlara) Zikri (İlahi duyuruları ve uyarıları) ulaştırmışlardı. (Buna rağmen dinlemeyip belalarını buldular.) Biz asla zulmetmiş değilizdir.
-
26:210
وَمَا تَنَزَّلَتْ بِهِ الشَّيَاط۪ينُ
Onu (Kur'an'ı hâşâ) şeytanlar indirmemiştir (bu haberler ve hükümler cinnlenmiş insanların uydurduğu şeyler değildir, Allah’ın ayetleridir).
-
26:211
وَمَا يَنْبَغ۪ي لَهُمْ وَمَا يَسْتَط۪يعُونَۜ
Bu (Kur’an’ı indirmek) onlara (şeytanlara ve şarlatanlara) düşmez ve güç de yetiremezler (hadleri değildir).
-
26:212
اِنَّهُمْ عَنِ السَّمْعِ لَمَعْزُولُونَۜ
Çünkü onlar, (küfür ve kötülükleri yüzünden, vahyedileni) işitmekten kesin olarak uzak tutulup menedilmişlerdir.
-
26:213
فَلَا تَدْعُ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ فَتَكُونَ مِنَ الْمُعَذَّب۪ينَۚ
(O halde sakın) Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarıp-yakarma (inancına şirk katma), sonra azaba uğratılanlardan olup gidersin.
-
26:214
وَاَنْذِرْ عَش۪يرَتَكَ الْاَقْرَب۪ينَۙ
(Ey Nebim, Sen önce) En yakın akrabalarını uyar(makla tebliğe girişmelisin).
-
26:215
وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَۚ
Ve mü'minlerden, Sana tâbi olanlara (koruyucu) kanatlarını gerip indir. (Onları sahiplenip sevindir.)
-
26:216
فَاِنْ عَصَوْكَ فَقُلْ اِنّ۪ي بَر۪ٓيءٌ مِمَّا تَعْمَلُونَۚ
(Kâfirler, zalimler ve döneklik edenler) Eğer Sana isyan edecek olurlarsa, (üzülme:) "Gerçekten Ben, sizin yaptıklarınızdan uzağım" diyerek (kalbini Allah’a çevir)!
-
26:217
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ
Sen, O Güçlü ve Üstün, Esirgeyici olan (Allah')a tevekkül et (ki her şeye gücü yetendir).
-
26:218
اَلَّذ۪ي يَرٰيكَ ح۪ينَ تَقُومُۙ
O, (her namaz için) kıyam ettiğin zaman Seni Görendir;
-
26:219
وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِد۪ينَ
Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı (aklen ve kalben sürekli mü’minleri takip edip olgunlaşmaları için çabalamanı) da (izleyendir).
-
26:220
اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
Hiç şüphesiz, O, (her şeyi hakkıyla) İşitendir, Bilendir.
-
26:221
هَلْ اُنَبِّئُكُمْ عَلٰى مَنْ تَنَزَّلُ الشَّيَاط۪ينُۜ
(Şimdi) Size şeytanların kime ineceğini (ve hangi yanlış ve saptırıcı şeyleri ilham edeceğini) haber vereyim mi?
-
26:222
تَنَزَّلُ عَلٰى كُلِّ اَفَّاكٍ اَث۪يمٍۙ
(Bu şeytanlar) Onlar; (gerçeği tersine çevirerek) pervasızca yalan ve iftira düzmekten çekinmeyen, günaha (ve riyakârlığa) yönelen herkese (kötü maksatlı ve palavracı şair ve hatip kimselere) inerler. (Onları hayali kuruntulara sevk ederler.)
-
26:223
يُلْقُونَ السَّمْعَ وَاَكْثَرُهُمْ كَاذِبُونَۜ
(O yalancı şair, hatip ve yazarlara gelince) Bunlar; (şeytanların ve şerli odakların düzmecelerine) kulak verirler, pek çokları da (bile bile) yalan söylerler.
-
26:224
وَالشُّعَرَٓاءُ يَتَّبِعُهُمُ الْغَاوُ۫نَۜ
(Böylesi) Şairlere ise, (cehalet ve şehvetle) sapıtmış ve azıtmış kimseler takılıp giderler.
-
26:225
اَلَمْ تَرَ اَنَّهُمْ ف۪ي كُلِّ وَادٍ يَه۪يمُونَۙ
Ve onları görmez misin ki, her vadide (bâtıl işlerde, boş eğlencelerde ve vehimler peşinde) gafil ve şaşkın gezinirler.
-
26:226
وَاَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لَا يَفْعَلُونَۙ
Ve onlar (yalancı şairler ve bunlara uyanlar) yapmadıkları (ve yapamayacakları) şeyleri söyler (uydurma hayal ve heveslerle kendilerini ve çevrelerini aldatır ve övünür)ler.
-
26:227
اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللّٰهَ كَث۪يرًا وَانْتَصَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا ظُلِمُواۜ وَسَيَعْلَمُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُٓوا اَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ
Ancak iman eden, (ibadet ve istikametle) salih ameller işleyen ve Allah'ı çokça zikreden ve kendilerine (ve dinlerine) zulüm (ve hakaret) edildikten sonra, (rakiplerine karşı İslami bir gayretle) üstün gelmek (ve onları zelil ve aciz düşürmek üzere) yardımlaşıp savunmaya girişen (mü'min şairler ve yazarlar) müstesnadır. (Ne var ki; haksızlığı ve ahlâksızlığı yaymaya çalışan zorbalar, din istismarcısı ve yozlaştırıcısı iktidarlar ve onları alkışlayan riyakâr ve ucuz kahraman şair ve yazar takımı olan bütün) Zalimler ise nasıl bir inkılâba uğrayıp hangi dönüşümle devrileceklerini yakında bileceklerdir.