-
23:28
Böylece sen, beraberinde olanlarla birlikte gemiye binip yerleştiğiniz zaman: “Bizi o zulmeden kavimden kurtaran Allah'a hamdolsun” de(melisiniz).
-
23:29
Ve: “Rabbim, beni kutlu bir konakta indir (en bereketli ve şerefli menzile eriştir.) Sen menzile yetiştirip konuklarını ağırlayanların en hayırlısısın” diye (dua etmelisiniz).
-
23:30
Hiç şüphesiz bunda (Nuh tufanında insanlar için ibretler ve) ayetler vardır ve Biz gerçekten (herkesi ve her kavmi böyle imtihan edip) denemeden geçiririz.
-
23:31
Sonra onların ardından başka karyeler (yerleşim merkezleri ve nesiller) inşa ettik.
-
23:32
Onlara da kendi içlerinden: "Yalnız Allah'a ibadet edin. O'nun dışında sizin başka ilahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" (desin) diye elçi(ler) gönderdik.
-
23:33
(Fakat her peygamberin) Kendi kavminden inkâr edip ahirete kavuşmayı yalanlayan (kimseler) ve kendilerine dünya hayatında refah (imkân ve iktidar) verdiğimiz önde gelenler (zenginler ve yöneticiler) dediler ki: "Bu (elçi ve davetçi), sizin benzeriniz olan bir insandan başkası değildir, (baksanıza) kendisi de sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir." (Bunları sizden farklı ve faziletli görüp itaat etmeniz gereksizdir.)
-
23:34
(Servetine ve siyasi yetkinliğine güvenen kimseler ise çevrelerini şu sözlerle etkileyip yönlendirmekteydi:) "Eğer sizin benzeriniz olan bir beşere boyun eğecek olursanız, andolsun (o takdirde), siz gerçekten hüsrana düşen (aciz ve şahsiyetsiz kimselersinizdir)."
-
23:35
"O (elçiler), ölüp (gittiğiniz), toprak ve kemik haline geldiğiniz zaman, sizin mutlaka (yeniden diriltilip) çıkarılacağınızı mı va'ad etmektedir? (Siz de inanıp bunların peşinden gitmektesiniz, öyle mi?)"
-
23:36
“Heyhat! Size va’ad edilen şey (ahiret ve cennet) ne kadar uzak bir ihtimal!” (Bu adam gerçekleşmesi imkânsız va’adlerle sizi kandırıvermektedir.)
-
23:37
“(Böylesi asılsız ve imkânsız şeylere inandığınız için yazıklar ve hayıflar olsun size! O gerçek sandığınız ve sahip çıktığınız cennet boş bir hayaldir.) Hayat, sadece bizim (yaşadığımız bu) dünya hayatından ibarettir. (Sonunda) Ölürüz ve (şimdilik) yaşayıp gideriz. Biz (ahirette) diriltilecek değiliz.”
-
23:38
(Halbuki) "O (elçi) de, sadece (sizin gibi) bir adam (insan)dır, (O'nu istismar edip) Allah üzerine (sizi aldatıp) yalan uydurmaktadır. (Bu nedenle) Bizler de ona inanacak değiliz" (demişlerdi).
-
23:39
(Hz. Hud:) “Rabbim, beni yalanlamalarına karşı, bana yardım et” demiş (Allah’a yönelmişti).
-
23:40
(Cenab-ı Hakk ise:) "Az bir süre (daha bekle), onlar (yakında) gerçekten pişman (ve perişan) kimselerden olacaklar" diyerek (onu teselli etmişti).
-
23:41
Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü (çer çöp kalıntısı) kılıverdik. Zulmeden kavim için (hayır ve huzurdan uzaklık ve) yıkım olsun. (Kahredilsin!)
-
23:42
Sonra onların ardından başka nesiller yaratıp-inşa ettik.