354. Sayfa

18. Cüz

  • 24:37

    رِجَالٌۙ لَا تُلْه۪يهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَاِقَامِ الصَّلٰوةِ وَا۪يتَٓاءِ الزَّكٰوةِۙ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ ف۪يهِ الْقُلُوبُ وَالْاَبْصَارُۙ

    Ne ticaretin, (ne siyasetin) ne de alışverişin kendilerini Allah’ı zik­retmekten (O’nun emir ve hükümlerini yerine getirmekten), namazını dosdoğru eda etmekten ve zekâtını vermekten asla alıkoy­madığı (ve Rabbini hiçbir zaman unutmayan) öyle adamlar vardır ki; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılâba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkup (çekinerek hayatlarını sürdürmektedirler). [Not: Bu nedenle devlet; ülkede ticaret ve üretimle ibadet disiplinini dengeleyecek şartları düzenlemelidir.]

  • 24:38

    لِيَجْزِيَهُمُ اللّٰهُ اَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَيَز۪يدَهُمْ مِنْ فَضْلِه۪ۜ وَاللّٰهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَٓاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ

    Çünkü Allah, yaptıklarının en güzeliyle karşılık verecek ve onlara Kendi fazlından (olmak üzere ecrini) ziyadeleştirecektir. Allah, dilediğine hesapsız rızık(lar) verendir.

  • 24:39

    وَالَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَعْمَالُهُمْ كَسَرَابٍ بِق۪يعَةٍ يَحْسَبُهُ الظَّمْاٰنُ مَٓاءًۜ حَتّٰٓى اِذَا جَٓاءَهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْـًٔا وَوَجَدَ اللّٰهَ عِنْدَهُ فَوَفّٰيهُ حِسَابَهُۜ وَاللّٰهُ سَر۪يعُ الْحِسَابِۙ

    Kâfirlere (ve gafillere) gelince; onların amelleri (ve dünyalık beklentileri çöl gibi) dümdüz bir arazideki seraba benzer ki; susayan onu bir su (kaynağı) sanıvermektedir. Nihayet ona ulaştığında ise (orada) hiçbir şey bulamaz ve (aslında) onun yanında (ve her tarafta) sadece Allah’ı bulur. (Allah da ahirette) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir.

  • 24:40

    اَوْ كَظُلُمَاتٍ ف۪ي بَحْرٍ لُجِّيٍّ يَغْشٰيهُ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِه۪ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِه۪ سَحَابٌۜ ظُلُمَاتٌ بَعْضُهَا فَوْقَ بَعْضٍۜ اِذَٓا اَخْرَجَ يَدَهُ لَمْ يَكَدْ يَرٰيهَاۜ وَمَنْ لَمْ يَجْعَلِ اللّٰهُ لَهُ نُورًا فَمَا لَهُ مِنْ نُورٍ۟

    Ya da (inkâr edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer ki; onun üstünü bir dalga kaplamıştır, onun üstünde yine başka bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan koyu karanlıklar (bastırmıştır, öyle ki); kendi elini (kaldırıp) çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek (durumdadır). Allah kime nur vermemişse, artık onun için bir nur (şuur ve huzur) yoktur. (Bu gibilerin hidayet ve istikameti bulması mümkün değildir.)

  • 24:41

    اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالطَّيْرُ صَٓافَّاتٍۜ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْب۪يحَهُۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ

    Görmüyor musunuz, yeryüzündekiler de göktekiler de ve sürüler halinde gruplar oluşturup süzülen ‘tayr’lar (kuşlar ve uçanlar) da gerçekten Allah’ı tesbih etmektedirler. Her biri, kendi duasını ve tesbihini şüphesiz bilmektedir. (Canlı cansız her şeyin yaratılış ve yapılış gayesine uygun hareket ve hizmet etmesi, Allah’ın takdiri iledir.) Allah, onların işlediklerini (tümüyle ve ayrıntıları ile) Bilendir.

  • 24:42

    وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَاِلَى اللّٰهِ الْمَص۪يرُ

    Göklerin ve yerin (ve bunların arasındaki her şeyin) mülkü (ve tasarruf yetkisi) Allah'ındır ve dönüş yalnızca (ve kaçınılmaz olarak) Allah'adır. (Mutlak egemenlik O'na aittir.)

  • 24:43

    اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُزْج۪ي سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِه۪ۚ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَٓاءِ مِنْ جِبَالٍ ف۪يهَا مِنْ بَرَدٍ فَيُص۪يبُ بِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَصْرِفُهُ عَنْ مَنْ يَشَٓاءُۜ يَكَادُ سَنَا بَرْقِه۪ يَذْهَبُ بِالْاَبْصَارِۜ

    Görmez misin ki, Allah bulutları sürmekte, sonra (artı ve eksi yüklü bulutların) aralarını (telif edip) birleştirmekte, sonra da onları üst üste getirip yığıvermektedir; böylece, yağmurun bunların arasından çıkıp aktığını görürsün. (Ayrıca) Gökten içinde buz taneleri bulunan dağlar (gibi bulutlardan dolu yağdırıp) indiriverir, onu dilediğine isabet ettirip (felakete çevirir) de, dilediğinden onu (dolu ve sel musibetini) giderip (esirgemektedir). Şimşeğinin şiddetli parıltısı ise neredeyse gözleri kamaştırıp götürüverecektir.