331. Sayfa

17. Cüz

  • Hacc Suresi

  • بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

    Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

  • 22:1

    يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْۚ اِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظ۪يمٌ

    Ey insanlar! (İnkâr, itiraz ve isyanınızdan dolayı) Rabbinizden (saygı ile) korkup (kaygı ile) sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı çok büyük (ve pek ürkütücü) bir şeydir. (Haşyet duyulması ve hazırlıklı olunması gereken bir hadisedir.)

  • 22:2

    يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّٓا اَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارٰى وَمَا هُمْ بِسُكَارٰى وَلٰكِنَّ عَذَابَ اللّٰهِ شَد۪يدٌ

    Onu (kıyamet dehşetini) gördüğünüz gün, her emzikli (kadın) kendi emzirdiği bebeğini unutup (vaz)geçecek ve her gebe (kadın) kendi yükünü düşürecektir. İnsanları da sarhoş olmuş (aklını yitirmiş gibi) görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah'ın azabı pek şiddetlidir.

  • 22:3

    وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللّٰهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَر۪يدٍۙ

    (Cahil ve gafil) İnsanlardan kimisi de, (yeterli) bilgisi (ve gerçeği arama niyeti) olmaksızın (Cenab-ı) Allah (CC) hakkında (O’nun kaderi, kudreti ve Kur’an hükümleri konusunda rastgele) mücadele etmekte (tartışmaya girişmekte)dir; (ve böylece) her azgın ve saptırıcı şeytanın (ve şeytanlaşmış kaypak ilim adamlarının) peşine düşülmektedir.

  • 22:4

    كُتِبَ عَلَيْهِ اَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَاَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْد۪يهِ اِلٰى عَذَابِ السَّع۪يرِ

    (Şeytanlar ve şeytanlaşmış insanlar hakkında; İlahi adalet olarak) Şöyle yazılmıştır (ve karara bağlanmıştır ki); "Kim onu veli (dost ve rehber) edinirse, şüphesiz o (şeytan) onu şaşırtıp-saptırıverir ve onu çılgın ateşin azabına yöneltip iletir."

  • 22:5

    يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنْ كُنْتُمْ ف۪ي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَاِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْۜ وَنُقِرُّ فِي الْاَرْحَامِ مَا نَشَٓاءُ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُٓوا اَشُدَّكُمْۚ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفّٰى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ اِلٰٓى اَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْـًٔاۜ وَتَرَى الْاَرْضَ هَامِدَةً فَاِذَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَٓاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَاَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَه۪يجٍ

    Ey insanlar, eğer tekrar diriltileceğinizden bir şüpheniz varsa; (şunları tefekkür edin:) muhakkak Biz sizi topraktan yarattık, sonra spermden, sonra embriyodan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık. Bunu size (hangi aşamalardan bu duruma geldiğinizi hatırlatmak için) beyan ederiz. Dilediğimizi adı konmuş bir süreye kadar rahimlerde tutar ve ardından sizi bebek olarak (dünyaya) çıkartıveririz. Sonra siz yetişip, erginlik çağına gelirsiniz. Kiminizin (erkenden) canı alınır, kiminiz de bildiği şeyleri unutacak derecede ömrünün en düşük (ihtiyarlık) dönemine ulaştırılır. (Ve yine) Yeryüzünü kupkuru vaziyette (ölmüş gibi) görürsün, fakat Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman (nasıl) titreşir, kabarır ve her güzel çiftten (ürünler) bitiririz (ya, işte ahirette insanları da aynen böyle diriltiriz).