-
19:96
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمٰنُ وُدًّا
Gerçekten iman edip, (haklı ve hayırlı yolda gayret gösterip) salih amel işleyenlere ise; Rahman (olan Allah) onlar için (aralarında özel) bir “vüdd”=sevgi ve ilgi (bahşedip) verecek (gönüllere onları sevdirecek ve yardımıyla destekleyecektir).
-
19:97
فَاِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّق۪ينَ وَتُنْذِرَ بِه۪ قَوْمًا لُدًّا
(Ey Resulüm!) Biz Bunu (Kur’an'ı) Senin dilinle kolaylaştırdık, (Sana açıklatıp insanları aydınlattık ki; bu) takva sahiplerine müjde vermen ve (küfür ve zulümde) inatla direnen bir kavmi de uyarıp (ikaz ve ihtar etmen) içindir.
-
19:98
وَكَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍۜ هَلْ تُحِسُّ مِنْهُمْ مِنْ اَحَدٍ اَوْ تَسْمَعُ لَهُمْ رِكْزًا
Biz onlardan önce (inkâr ve isyan eden) nice insan-nesillerini yıkıma uğrattık; (şimdi artık) onlardan hiçbirinin (varlığını) hissediyor veya onların fısıltılarını duyuyor musun? (İşte bunlar gibi, şimdiki inkârcı, isyancı ve münafık topluluklar da yakında helak olup yıkıma uğrayacak ve cezalarını çekeceklerdir.)
-
Tâhâ Suresi
-
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
-
20:1
طٰهٰۜ
Ta, Ha.
-
20:2
مَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْاٰنَ لِتَشْقٰىۙ
Biz Bu Kur’an'ı Sana meşakkat (güçlük) çekesin (ağır külfet ve zahmetlere düşesin) diye indirmedik;
-
20:3
اِلَّا تَذْكِرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۙ
Ancak ‘içi titreyerek korku ve sorumluluk duyanlara’, öğütle-hatırlatma (olmak üzere ve hayatlarını disiplin ve düzene soksunlar diye gönderdik).
-
20:4
تَنْز۪يلًا مِمَّنْ خَلَقَ الْاَرْضَ وَالسَّمٰوَاتِ الْعُلٰىۜ
(Bu Kur’an) Yeri ve yüce gökleri yaratan (Allah) tarafından indirilmiştir.
-
20:5
اَلرَّحْمٰنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوٰى
O Rahman (olan Allah) Arş’a istiva etmiştir. (Kudretiyle âlemleri kuşatıvermiştir. Kâinatın kumanda merkezi ve her zerresi O’nun hükmündedir.)
-
20:6
لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَمَا تَحْتَ الثَّرٰى
Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında(ki insanlar, hayvanlar ve ağaçlar) ve nemli toprağın altında olanların (tohumların, böceklerin ve diğer varlıkların) tümü O'nundur (O’nun emrindedir).
-
20:7
وَاِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَاِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَاَخْفٰى
(Herhangi bir konudaki) Sözünü ve sesini şayet yükseltip açığa vursan da (gizleyip saklasan da birdir). Çünkü şüphesiz O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilmektedir.
-
20:8
اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ لَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى
(İşte) Allah (ki); O'ndan başka ilah yoktur. En güzel isimler (en yüce ve mükemmel işler ve özellikler) O’na aittir.
-
20:9
وَهَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ مُوسٰىۢ
(Ey Resulüm!) Sana Musa'nın haberi geldi mi? (İşte orada bildirdiğimiz gibi:)
-
20:10
اِذْ رَاٰ نَارًا فَقَالَ لِاَهْلِهِ امْكُثُٓوا اِنّ۪ٓي اٰنَسْتُ نَارًا لَعَلّ۪ٓي اٰت۪يكُمْ مِنْهَا بِقَبَسٍ اَوْ اَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى
Hani (Musa Tûr Dağı'nın eteklerinde) bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti: “Siz burada durun, gerçekten bir ateş gördüm; umulur ki size ondan (yemek pişirici ve ihtiyaç giderici) bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici (bize yardım edici birilerini) bulurum” (diye sevinmişti).
-
20:11
فَلَمَّٓا اَتٰيهَا نُودِيَ يَا مُوسٰى
Nitekim ona (ateşin yanına) gidince, kendisine "Ey Musa!" diye nida edildi;
-
20:12
اِنّ۪ٓي اَنَا۬ رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَۚ اِنَّكَ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۜ
“Gerçekten Ben, (evet) Ben senin Rabbinim! Nalınlarını (pabuçlarını) çıkar (ve nefsi-dünyevi bağımlılıklarını bırak da öyle gel); çünkü sen, kutsal olan Tuva vadisindesin!” (şeklinde seslenildi.)