-
17:67
وَاِذَا مَسَّكُمُ الضُّرُّ فِي الْبَحْرِ ضَلَّ مَنْ تَدْعُونَ اِلَّٓا اِيَّاهُۚ فَلَمَّا نَجّٰيكُمْ اِلَى الْبَرِّ اَعْرَضْتُمْۜ وَكَانَ الْاِنْسَانُ كَفُورًا
Size denizde bir sıkıntı (batma sarsıntısı) dokunduğu (veya havada düşme tehlikesi tuttuğu) zaman, O’nun (Allah’ın) dışında tapıp yalvardıklarınızın tamamı (aklınızdan çıkıp) kaybolur gider de (sadece Allah’a yalvarmaya başlarsınız); fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. Zaten insan pek nankör bir varlıktır.
-
17:68
اَفَاَمِنْتُمْ اَنْ يَخْسِفَ بِكُمْ جَانِبَ الْبَرِّ اَوْ يُرْسِلَ عَلَيْكُمْ حَاصِبًا ثُمَّ لَا تَجِدُوا لَكُمْ وَك۪يلًاۙ
(Oysa) Kara tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize (felaketten kurtarıcı başka) bir vekil de bulamazsınız.
-
17:69
اَمْ اَمِنْتُمْ اَنْ يُع۪يدَكُمْ ف۪يهِ تَارَةً اُخْرٰى فَيُرْسِلَ عَلَيْكُمْ قَاصِفًا مِنَ الرّ۪يحِ فَيُغْرِقَكُمْ بِمَا كَفَرْتُمْۙ ثُمَّ لَا تَجِدُوا لَكُمْ عَلَيْنَا بِه۪ تَب۪يعًا
Yoksa, sizi bir kere daha ona (denize) gönderip, üzerinize kırıp geçiren bir fırtına salarak, nankörlük etmeniz nedeniyle sizi batırıp boğmasına karşı güvende misiniz? Sonra Bize karşı bunun öcünü alacak (kimseyi de) bulamazsınız.
-
17:70
وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَن۪ٓي اٰدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلٰى كَث۪يرٍ مِمَّنْ خَلَقْنَا تَفْض۪يلًا۟
Doğrusu Biz, Ademoğlunu (maymun dönüşümünden değil, insan neslinden çoğaltıp) kerametli kıldık; (değerli ve şerefli konumda yarattık. Böylece insanları çok özel bir ikrama ve iltifata mazhar yaptık.) Karada, (havada) ve denizde (kolaylıkla) taşıdık (en rahat vasıtalarla gezip dolaşacak imkânlar sağladık), en temiz ve leziz nimetlerle rızıklandırdık, ve yarattıklarımızın pek çoğundan faziletli ve üstün kıldık.
-
17:71
يَوْمَ نَدْعُوا كُلَّ اُنَاسٍ بِاِمَامِهِمْۚ فَمَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِيَم۪ينِه۪ فَاُو۬لٰٓئِكَ يَقْرَؤُ۫نَ كِتَابَهُمْ وَلَا يُظْلَمُونَ فَت۪يلًا
(Ahirette) Her insan grubunu imamlarıyla (bağlı oldukları ve peşine takıldıkları lider takımı, hocaları, evliyaları, üstadları ve tağutlarıyla) çağıracağımız (hesap) günü, artık kimin kitabı (amel tutanağı) sağ eline verilirse, onlar kitaplarını (sevinçle ve şerefle) okuyacaklar ve zerre kadar haksızlığa uğratılmayacaklardır... (Ama hainler, nankörler ve kâfirler ise pişman ve perişan olacaklardır.)
-
17:72
وَمَنْ كَانَ ف۪ي هٰذِه۪ٓ اَعْمٰى فَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ اَعْمٰى وَاَضَلُّ سَب۪يلًا
Kim burada (dünyada hakikati görmeyecek şekilde kalbi) kör olursa, o ahirette de kör kalacaktır ve yol bakımından daha 'şaşkın ve sapkın durumdadır.'
-
17:73
وَاِنْ كَادُوا لَيَفْتِنُونَكَ عَنِ الَّذ۪ٓي اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ لِتَفْتَرِيَ عَلَيْنَا غَيْرَهُۗ وَاِذًا لَاتَّخَذُوكَ خَل۪يلًا
(Ey Resulüm!) Onlar (müşrikler) neredeyse, Sana vahyettiğimizden başkasını Bize karşı düzüp uydurman (ve Kur’an’ı onların keyfine göre yorumlaman) için Seni fitneye düşüreceklerdi. (Sen onların isteğine uyarsan) O zaman Seni de dost edineceklerdi.
-
17:74
وَلَوْلَٓا اَنْ ثَبَّتْنَاكَ لَقَدْ كِدْتَ تَرْكَنُ اِلَيْهِمْ شَيْـًٔا قَل۪يلًاۗ
(Ey Nebim!) Eğer Biz Seni sağlamlaştırmasaydık (Hakk’ta sabit tutarak sahip çıkmasaydık), andolsun, (çeşitli hileler ve cazip tekliflerle gelen müşrik takımına) az bir şey (de olsa) onlara meyledip eğilim gösterecektin.
-
17:75
اِذًا لَاَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيٰوةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ ثُمَّ لَا تَجِدُ لَكَ عَلَيْنَا نَص۪يرًا
Bu durumda Biz Sana, (dünya) hayatında da kat kat, ölümünden (sonra da) kat kat (acısını) tattırırdık; sonra Bize karşı bir yardımcı da bulamazdın. (Ama Allah’ın hidayet ve himayesiyle onlara meyletmedin.)