-
17:39
ذٰلِكَ مِمَّٓا اَوْحٰٓى اِلَيْكَ رَبُّكَ مِنَ الْحِكْمَةِۜ وَلَا تَجْعَلْ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ فَتُلْقٰى ف۪ي جَهَنَّمَ مَلُومًا مَدْحُورًا
(İşte) Bunlar, Rabbinin Sana hikmet olarak vahyettiği şeyler (kapsamında)dır. (Sakın ha) Rabbin ile beraber (Zat’ına sığınılacak ve kanunlarına uyulacak) başka ilah(lar edinip onları ma’bud) kılma; yoksa yerilmiş ve kovulmuş olarak cehenneme bırakılıverir (azaba terk edilirsin).
-
17:40
اَفَاَصْفٰيكُمْ رَبُّكُمْ بِالْبَن۪ينَ وَاتَّخَذَ مِنَ الْمَلٰٓئِكَةِ اِنَاثًاۜ اِنَّكُمْ لَتَقُولُونَ قَوْلًا عَظ۪يمًا۟
Rabbiniz size erkekleri seçip (verdi) de, (Kendisi hâşâ) meleklerden dişileri mi (evlat) edindi? Gerçekten siz (vebali çok) büyük bir söz söylemektesiniz.
-
17:41
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا ف۪ي هٰذَا الْقُرْاٰنِ لِيَذَّكَّرُواۜ وَمَا يَز۪يدُهُمْ اِلَّا نُفُورًا
Hakikaten (insanlar) öğüt alıp-düşünsünler diye Biz bu Kur’an’da çeşitli açıklamalar yaptık; oysa bu bile, onların (Hakk’tan ve hayırdan) nefret edip uzaklaşmalarını arttırmıştır.
-
17:42
قُلْ لَوْ كَانَ مَعَهُٓ اٰلِهَةٌ كَمَا يَقُولُونَ اِذًا لَابْتَغَوْا اِلٰى ذِي الْعَرْشِ سَب۪يلًا
De ki: “(Boş ve bâtıl iddialar olarak) Eğer söyledikleri gibi O’nunla (Allah'la) beraber başka ilahlar da bulunsaydı, o takdirde hepsi Arş’ın sahibi olmaya yol ararlardı. (Ve aralarında hâkimiyet yarışı başlardı da, sonunda kâinat ve tabiat yıkılırdı!)”
-
17:43
سُبْحَانَهُ وَتَعَالٰى عَمَّا يَقُولُونَ عُلُوًّا كَب۪يرًا
O (Allah), onların bu söylediklerinden uzaktır, en Yüce olandır, en büyük Ululuk (O’nun şanıdır).
-
17:44
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّۜ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪ وَلٰكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْب۪يحَهُمْۜ اِنَّهُ كَانَ حَل۪يمًا غَفُورًا
Yedi gök, yer ve bunların içindekiler, (hepsi ve her şey) O’nu tesbih edip durmaktadır. O’nu övgüyle tesbih etmeyen ve hamdini yerine getirmeyen hiçbir şey yoktur. Ancak siz onların (yerdeki ve gökteki bütün varlıkların) tesbihlerini (Allah’ın emri ve takdiri ile hareket ettiklerini, onların kendilerine mahsus ibadet, zikir ve hizmetlerini gafletiniz sebebiyle) anlayamazsınız. Gerçekten O Halîm (çok müsamahalı ve yumuşak tavırlıdır), Gafûr (Bağışlayıcıdır).
-
17:45
وَاِذَا قَرَأْتَ الْقُرْاٰنَ جَعَلْنَا بَيْنَكَ وَبَيْنَ الَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ حِجَابًا مَسْتُورًاۙ
Sen Kur’an okuduğun (mana ve mesajını duyurduğun) zaman, Seninle ahirete inanmayan (ve Allah’ın rızasını öne almayan) kimseler arasında görünmez bir perde kılmışızdır.
-
17:46
وَجَعَلْنَا عَلٰى قُلُوبِهِمْ اَكِنَّةً اَنْ يَفْقَهُوهُ وَف۪ٓي اٰذَانِهِمْ وَقْرًاۜ وَاِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِي الْقُرْاٰنِ وَحْدَهُ وَلَّوْا عَلٰٓى اَدْبَارِهِمْ نُفُورًا
Ve onların kalpleri üzerine, Onu (Kur’an’ı) kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık bırakmışızdır. Sen Kur'an'da Rabbini "bir ve tek" (İlah olarak) andığın (tapınılacak, sığınılacak ve sadece O’nun hükümleri esas alınacak yegâne ZAT şeklinde inanıp açıkladığın) zaman, (münafıklar ve kalbi marazlılar) 'nefretle uzaklaşır vaziyette' arkalarını dönüp gerisin geriye kaçıp kaytarmaktadırlar.
-
17:47
نَحْنُ اَعْلَمُ بِمَا يَسْتَمِعُونَ بِه۪ٓ اِذْ يَسْتَمِعُونَ اِلَيْكَ وَاِذْ هُمْ نَجْوٰٓى اِذْ يَقُولُ الظَّالِمُونَ اِنْ تَتَّبِعُونَ اِلَّا رَجُلًا مَسْحُورًا
Biz onların (marazlı münafıkların ve müşrik takımının) Senin (yanına gelip ve cemaatine girip konuşmalarına) kulak verdiklerinde ne (kasıtla) dinlediklerini, (arkandan kendi aralarındaki) gizli konuşmalarında ise o zalimlerin: "Siz büyülenmiş (mümkün olmayacak hayal ve kuruntuların etkisine girmiş) bir adamdan başkasına uymuyorsunuz" dediklerini de çok iyi biliriz.
-
17:48
اُنْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْاَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ سَب۪يلًا
(Dikkat et) Sana nasıl örnekler (kafa karıştırıcı şeytani misaller) vererek saptıklarına bir bak, artık onların (İslam ve insanlık adına hayırlı) bir yola (girmeye iz’an ve vicdan) güçleri yetmemektedir.
-
17:49
وَقَالُٓوا ءَاِذَا كُنَّا عِظَامًا وَرُفَاتًا ءَاِنَّا لَمَبْعُوثُونَ خَلْقًا جَد۪يدًا
(Müşrikler:) “Biz kemikler haline gelip (dağıldıktan), toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?” demektedirler.