284. Sayfa

15. Cüz

  • 17:28

    وَاِمَّا تُعْرِضَنَّ عَنْهُمُ ابْتِغَٓاءَ رَحْمَةٍ مِنْ رَبِّكَ تَرْجُوهَا فَقُلْ لَهُمْ قَوْلًا مَيْسُورًا

    Eğer Rabbinden ummakta olduğun bir rahmeti (nimet ve serveti elde etmek için çalışıp) beklerken (kendin darlık içinde bulunduğundan) onlara (akraba ve yoksulların yüzlerine bakamayıp mahcubiyetten) başını çevirecek olursan (fakirlere verecek bir şeyin bulunmazsa), bu durumda onlara yumuşak söz söyleyip (gönüllerini almalısın.)

  • 17:29

    وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً اِلٰى عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَحْسُورًا

    (Cimrilik ve bencillik yaparak) Elini boynunda bağlanmış (cebine ve kesesine hayır için hiç uzanmamış) olarak kılma; (elindeki nimetleri) büsbütün de açık tutma (saçıp savurma)! Sonra (horlanıp) kınanır, hasret (pişmanlık) içinde kalakalırsın.

  • 17:30

    اِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيَقْدِرُۜ اِنَّهُ كَانَ بِعِبَادِه۪ خَب۪يرًا بَص۪يرًا۟

    Şüphesiz Senin Rabbin, rızkı dilediğine -genişletir- yayar ve (dilediğine de imtihan gereği) daraltır. Gerçekten O, kullarından Haberi olandır, (her yaptıklarını her an) Görendir.

  • 17:31

    وَلَا تَقْتُلُٓوا اَوْلَادَكُمْ خَشْيَةَ اِمْلَاقٍۜ نَحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَاِيَّاكُمْۜ اِنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْـًٔا كَب۪يرًا

    (Sakın) Yoksulluk endişesiyle (anne karnından itibaren) çocuklarınızı öldürmeyin; onlara ve size Biz rızık veririz. Şüphesiz, onları öldürmek büyük bir suç ve günahtır (ağır bir vebaldir).

  • 17:32

    وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةًۜ وَسَٓاءَ سَب۪يلًا

    (Ve sakın) Zinaya yaklaşmayın (sizi fuhşa sürükleyecek yayın ve yasaklardan da sakının). Gerçekten o çirkin bir hayâsızlık ve kötü bir yoldur.

  • 17:33

    وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّت۪ي حَرَّمَ اللّٰهُ اِلَّا بِالْحَقِّۜ وَمَنْ قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّه۪ سُلْطَانًا فَلَا يُسْرِفْ فِي الْقَتْلِۜ اِنَّهُ كَانَ مَنْصُورًا

    (Asla) Haklı bir neden olmaksızın, Allah'ın haram kıldığı bir kimseyi (sakın) öldürmeyin. Kim mazlum olarak öldürülürse, onun velisine (devletten katilin cezalandırılmasını istemeye) yetki vermişizdir; (ama) o da öldürmede (kısas dışında) ileri gitmesin (kan davası gütmesin). Çünkü o, gerçekten (mağdur olduğundan dolayı) yardım olunmuştur.

  • 17:34

    وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَت۪يمِ اِلَّا بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُ حَتّٰى يَبْلُغَ اَشُدَّهُۖ وَاَوْفُوا بِالْعَهْدِۚ اِنَّ الْعَهْدَ كَانَ مَسْؤُ۫لًا

    Ergenlik çağına (kârını ve zararını bilecek akli ve bedeni olgunluğa) erişinceye kadar, yetimin malına yaklaşmayın; ancak (o malı bereketlendirmek ve yetimleri besleyip büyütmek gibi) en güzel bir niyet ve gayretle olması başkadır. Ahde (verdiğiniz sözlere, biat ve itaat akdine) vefa gösterin. Çünkü ahit bir sorumluluktur.

  • 17:35

    وَاَوْفُوا الْكَيْلَ اِذَا كِلْتُمْ وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَق۪يمِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَأْو۪يلًا

    (Alışverişte) Ölçüp tarttığınız zaman ölçüyü tam tutun (yiyecek ve içeceklere haram şeyler katmayın, gerekli vitamin ve minerallerden çalmayın, inşaat ve ev araçlarında ve üretilen tüm eşyalarda lüzumlu katkıları azaltmayın) ve dosdoğru bir tartıyla tartın; bu, daha hayırlıdır ve sonuç bakımından daha güzel (bir yoldur).

  • 17:36

    وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌۜ اِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤٰادَ كُلُّ اُو۬لٰٓئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُ۫لًا

    Hakkında (gerekli ve yeterli) bilgin olmayan şeyin (aslını astarını bilmediğin mesele ve hadiselerin) ardına düşme (tartışmaya girme); çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan (her yaptığından) sorumludur, (cahilce iddia ve ithamlardan dolayı suçludur.)

  • 17:37

    وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحًاۚ اِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ الْاَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولًا

    Yeryüzünde böbürlenerek (gücüne, güzelliğine, servetine, etiket ve rütbene ve çevrene güvenip kibirlenerek) yürüme!.. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir, ne de dağlarla ululuk yarışına girişebilirsin.

  • 17:38

    كُلُّ ذٰلِكَ كَانَ سَيِّئُهُ عِنْدَ رَبِّكَ مَكْرُوهًا

    Bütün bunlar; kötü sayılan, Rabbinin katında da hoş karşılanmayan (mekruh ve memnu, çirkin ve sevimsiz hareketlerdir).