295. Sayfa

15. Cüz

  • 18:21

    Böylece, Allah'ın va'adinin Hakk olduğunu ve gerçekten kıyametin (öldükten sonra dirilmenin), kendisinde şüphe bulunmadığını bilmeleri (ve gözleriyle şahit olup görmeleri) için (o şehir halkına ve sonraki insan kuşaklarına) onları (bir ibret eseri olarak) buldurmuş (ve bırakmış) olduk. (Onların bu mucizevi uyanışlarını görenler) Kendi aralarında durumlarını tartışıyorlardı, (bir kısmı:) "Onların üstüne bir bina inşa edin, (ki insanlar hatırlayıp hürmetle dua etsinler, gerçi) Rableri onları daha iyi bilir" diyorlardı. Onların işine galip gelen (sözleri geçen)ler ise: "Üstlerine mutlaka bir mescit yapmalıyız" diyorlardı.

  • 18:22

    (Sonradan gelen kuşaklar) Diyecekler ki: “(Onlar sayı olarak) Üçtüler, onların dördüncüsü köpekleridir.” Ve (bazıları): “Beştiler, onların altıncısı köpekleridir” diyecekler. (Bu,) Bilinmeyene (gayba) taş atmaktır. “(Bir kısmı da) Yedidirler, onların sekizincisi köpekleridir” diyecekler. De ki: “Rabbim, onların sayısını daha iyi bilir, onları pek az (insan) dışında kimse bilemez.” Öyleyse onlar hakkında bu açıkça bildirilenler dışında (gereksiz) tartışmalar yapma ve onlar hakkında bunlardan hiç kimseye bir şey sorma. (Çünkü insanlar asıl sorumluluklarından kaytarmak için lüzumsuz teferruata dalmaktalardı.)

  • 18:23

    Hiçbir şey hakkında: "Ben bunu yarın mutlaka yapacağım" deme. (Zira takdir edilmeyen bir şeyin vuku bulması imkânsızdır.)

  • 18:24

    Ancak: “Allah dilerse" (inşaAllah yapacağım demen lazımdı). Unuttuğun zaman (hemen) Rabbini hatırla (euzü besmeleyi oku) ve de ki: "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir bilgi ve başarıya (olgunluğa-rüşde) yöneltip-ulaştıracak (inayet ve hidayet buyuracaktır.)

  • 18:25

    Onlar mağaralarında üç yüz yıl kalmışlar ve dokuz (yıl) daha ilave edip katmışlardı.

  • 18:26

    De ki: (Ashab-ı Kehf'in o mağarada) "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybı O'nundur. O, ne güzel ve mükemmel görmekte ve ne güzel ve mükemmel işitmektedir. O'nun dışında onların (insanların) bir velisi (gerçek hamisi, sahibi, gözeticisi) yoktur. (Allah) Kendi hükmüne ve hükümranlığına hiç kimseyi ortak yapmayandır!" (Kur'ani emir ve nehiylerini hiç kimse değiştirip kaldıramaz ve geçersiz sayamazdı, buna kalkışanlar da inkârcı ve münafıktır.)

  • 18:27

    Sana Rabbinin Kitabından vahyedileni oku (anla ve uygula ki kurtulasın). O'nun sözlerini (hükümlerini ve haberlerini) değiştirici yoktur ve O'nun dışında kesin olarak bir sığınacak (makam) da bulamazsın.