-
16:27
ثُمَّ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ يُخْز۪يهِمْ وَيَقُولُ اَيْنَ شُرَكَٓاءِيَ الَّذ۪ينَ كُنْتُمْ تُشَٓاقُّونَ ف۪يهِمْۜ قَالَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ اِنَّ الْخِزْيَ الْيَوْمَ وَالسُّٓوءَ عَلَى الْكَافِر۪ينَۙ
Sonra (Allah) kıyamet günü de onları aşağılık kılacak ve diyecek ki: "Onlar için (mü'minlere karşı) düşman kesildiğiniz ve münakaşa ettiğiniz (uydurma) ortaklarım (putlarınız, tağuti nizamlarınız, evliyamız ve kurtarıcımız diye tabulaştırdıklarınız) hani nerededir?" Kendilerine ilim verilenler, diyecekler ki: "Bugün, gerçekten aşağılanma ve kötülük kâfirlerin üstünedir."
-
16:28
اَلَّذ۪ينَ تَتَوَفّٰيهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ ظَالِم۪ٓي اَنْفُسِهِمْۖ فَاَلْقَوُا السَّلَمَ مَا كُنَّا نَعْمَلُ مِنْ سُٓوءٍۜ بَلٰٓى اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Kendi nefislerine zulmetmiş kimseler olarak melekler onların canlarını aldıklarında ise, "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diye (yalan mazeretler ileri sürüp çaresiz bir) teslimiyet (ve acziyet) içinde kıvranırlar. Hayır, şüphesiz Allah, sizin neler yaptığınızı Bilendir (denilecektir).
-
16:29
فَادْخُلُٓوا اَبْوَابَ جَهَنَّمَ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ فَلَبِئْسَ مَثْوَى الْمُتَكَبِّر۪ينَ
Öyleyse içinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların (İslam’a teslim olmayanların) konaklama yeri ne kötü ve çetindir.
-
16:30
وَق۪يلَ لِلَّذ۪ينَ اتَّقَوْا مَاذَٓا اَنْزَلَ رَبُّكُمْۜ قَالُوا خَيْرًاۜ لِلَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌۜ وَلَدَارُ الْاٰخِرَةِ خَيْرٌۜ وَلَنِعْمَ دَارُ الْمُتَّق۪ينَۙ
Takva sahiplerine (küfür ve kötülükten korkup çekinenlere): 'Rabbiniz ne indirdi?' dendiğinde ise, onlar (dinimiz baştan sona) 'Hayır' (ve hakikattır) diyecekler. Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara (elbette iyilik, huzur ve) güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takva sahiplerinin yurdu (olan cennet) ne güzeldir. (Ve zaten müttaki mü’minler, Allah’ın onlara indirdiği ve ruh ekranlarına gösterdiği her hali kendileri hakkında “hayır ve rahmet” olarak nitelendirmektedirler.)
-
16:31
جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ لَهُمْ ف۪يهَا مَا يَشَٓاؤُ۫نَۜ كَذٰلِكَ يَجْزِي اللّٰهُ الْمُتَّق۪ينَۙ
(İşte) Adn cennetleri; (bu mü’minler içindir ki) oraya (huzur ve mutlulukla) gireceklerdir, onun altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akar, içinde onların diledikleri her şey vardır. (Arzu ve irade ettikleri hemen gerçekleşir.) İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir.
-
16:32
اَلَّذ۪ينَ تَتَوَفّٰيهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ طَيِّب۪ينَۙ يَقُولُونَ سَلَامٌ عَلَيْكُمُۙ ادْخُلُوا الْجَنَّةَ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Ki melekler, onların canlarını (tertemiz ve aziz vaziyette) güzellikle (ve kolay halde) aldıklarında: "Selam size" (şeklinde iltifat edilir ve) “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere (buyurun) cennete girin” denilecektir.
-
16:33
هَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّٓا اَنْ تَأْتِيَهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ اَوْ يَأْتِيَ اَمْرُ رَبِّكَۜ كَذٰلِكَ فَعَلَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ وَمَا ظَلَمَهُمُ اللّٰهُ وَلٰكِنْ كَانُٓوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
(O inkârcılar ve münafıklar hâlâ) Kendilerine ille de meleklerin gelmesini veya Rabbinin (başka azap) emrinin inmesini mi beklemektedirler? Onlardan öncekiler de böyle yapmış (ve helak olup gitmişlerdi.) Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmetmişlerdi.
-
16:34
فَاَصَابَهُمْ سَيِّـَٔاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ۟
Böylece işledikleri kötülükleri (musibet olarak) kendilerine isabet etmiş ve alaya aldıkları şey, kendilerini sarıp-kuşatıvermişti.