-
15:71
قَالَ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ بَنَات۪ٓي اِنْ كُنْتُمْ فَاعِل۪ينَۜ
(Hz. Lut) Dedi ki: "Eğer (mutlaka) yapmak-istiyorsanız, işte bunlar (kavminizin kadınları) benim kızlarım (sayılır. Helâl usullerle nikâhlayıverin.)"
-
15:72
لَعَمْرُكَ اِنَّهُمْ لَف۪ي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ
(Ey Resulüm; Senin mübarek) Ömrüne andolsun ki onlar, (şehvet) sarhoşlukları içinde kör-sersem vaziyettelerdi.
-
15:73
فَاَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِق۪ينَۙ
Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıvermişti.
-
15:74
فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِنْ سِجّ۪يلٍۜ
Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirmiş ve üzerlerine (siccil’den: Öğütülmüş taş ve toprak unundan imal edilmiş, çimento ve maden gibi) balçıktan pişirilmiş (özel) taşlar (sert ve sağlam cevherden yapılma araçlar) yağdırıp (helak etmiştik).
-
15:75
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِلْمُتَوَسِّم۪ينَ
Elbette bunda “mütevessim”ler (özel feraset ve ilham sahipleri ve derin kavrayış ehli) için gerçekten ayetler (ve ibretler) vardır (nice hikmetler saklıdır.)
-
15:76
وَاِنَّهَا لَبِسَب۪يلٍ مُق۪يمٍ
O (harabe olmuş şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hâlâ) durmaktadır. (Bir mucize olarak bu kalıntılar 2000’li yılların başlarında ortaya çıkarılmıştır.)
-
15:77
اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِلْمُؤْمِن۪ينَۜ
Elbette, bunda iman edenler için gerçekten ayetler (ibret ve hikmet dersleri) vardır.
-
15:78
وَاِنْ كَانَ اَصْحَابُ الْاَيْكَةِ لَظَالِم۪ينَۙ
Eyke halkı (ve yönetici tabakası) da kesinlikle zalim kimselerdi.
-
15:79
فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْۢ وَاِنَّهُمَا لَبِاِمَامٍ مُب۪ينٍۜ۟
Bundan dolayı onlardan da intikam aldık; her ikisi(nin harabeleri) de açıkça (gözler) ön(ün)dedir.
-
15:80
وَلَقَدْ كَذَّبَ اَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَل۪ينَۙ
Andolsun, Hicr halkı (ve zulüm iktidarları) da gönderilen (elçi)leri yalanlayıp (hakarete yönelmişlerdi).
-
15:81
وَاٰتَيْنَاهُمْ اٰيَاتِنَا فَكَانُوا عَنْهَا مُعْرِض۪ينَۙ
(Biz de) Onlara ayetlerimizi (mucizelerimizi) vermiştik de (yine) ondan yüz çevirmişlerdi.
-
15:82
وَكَانُوا يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا اٰمِن۪ينَ
(Onlar) Dağlardan güvenli evler yontup (mesken edinmişlerdi ve hiçbir felaket bizi etkilemez zannetmişlerdi).
-
15:83
فَاَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِح۪ينَۙ
Derken (intikam gününün) sabah vaktine girdiklerinde, onları o dayanılmaz çığlık (korkunç gök gürültüsü ve şimşek çakması) yakalayıvermişti.
-
15:84
فَمَٓا اَغْنٰى عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَۜ
Buna rağmen kazandıkları şeyler, (ve barındıkları kaya oyması evler uğrayacakları acı sondan kurtulmak için) onlara yetmemiş (ve belayı defedememiş)ti.
-
15:85
وَمَا خَلَقْنَا السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَٓا اِلَّا بِالْحَقِّۜ وَاِنَّ السَّاعَةَ لَاٰتِيَةٌ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَم۪يلَ
Biz gökleri, yeri ve her ikisinin arasındakilerini Hakkın (Vahdet ve kudret eserlerimizi tanıtmanın ve kullarımı imtihan sırrının) dışında (herhangi bir amaçla) yaratmış değiliz. Hiç şüphesiz (kıyamet ve hesap görmek için takdir edilen) o saat de yaklaşarak-gelmektedir; öyleyse (artık Sen onlara karşı) güzel muamele ve tebliğde bulun (gerisini dert etme, gereksiz tartışma ve kışkırtmalardan) yüz çevir.
-
15:86
اِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلَّاقُ الْعَل۪يمُ
Çünkü (her şeyi mükemmel) Yaratan ve (her şeyi hakkıyla ve teferruatıyla) Bilip duran, ancak senin Rabbindir.
-
15:87
وَلَقَدْ اٰتَيْنَاكَ سَبْعًا مِنَ الْمَثَان۪ي وَالْقُرْاٰنَ الْعَظ۪يمَ
(Ey Resulüm ve ümmeti!) Andolsun, Sana (huzur ve şuurla) tekrarlanan yediyi (namazların her rekâtında tekraren okunan ve Kur’an’ın özeti sayılan Fatiha-i Şerifi) ve Yüce Kur'an-ı Azim’i verdik.
-
15:88
لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ اِلٰى مَا مَتَّعْنَا بِه۪ٓ اَزْوَاجًا مِنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
(Öyle ise) Onlardan (inkârcılardan ve münafıklardan) bazılarını yararlandırdığımız “Ezvaç”a (şehvet, servet ve şöhret gibi; herkesin imrendiği ve özendiği gösterişli, benzeyişli ve iştah çekici eşlere, nimetlere, dünyalık makam ve menfaat gibi geçici şeylere) sakın gözünü dikme, onlardan dolayı hüzne kapılıp üzülme, mü'minler için de (şefkat) kanatlarını ger (ve kutlu sonu bekleyiver.)
-
15:89
وَقُلْ اِنّ۪ٓي اَنَا النَّذ۪يرُ الْمُب۪ينُۚ
Ve (ey Resulüm!) De ki: "Ben ancak uyarıp korkutan bir Peygamberim."
-
15:90
كَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلَى الْمُقْتَسِم۪ينَۙ
Tıpkı o (dinlerini) taksim edicilerin (kolay tarafını alıp zor kısmını bırakıverenlerin) üzerine indirdiğimiz (azapla sizi de uyarmaya geldim).