-
16:55
لِيَكْفُرُوا بِمَٓا اٰتَيْنَاهُمْۜ فَتَمَتَّعُوا۠ فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
(Bunlar bozuk fıtratları nedeniyle) Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etmek için (şirke yönelirler). Öyleyse (şimdilik dünyada geçici bir süre) yararlanın (ve keyfinize bakın), ileride bileceksiniz.
-
16:56
وَيَجْعَلُونَ لِمَا لَا يَعْلَمُونَ نَص۪يبًا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْۜ تَاللّٰهِ لَتُسْـَٔلُنَّ عَمَّا كُنْتُمْ تَفْتَرُونَ
(Cahiller) Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, (aslında) hiçbir şey bilmeyenlere (uyduruk şefaatçilere) paylar ayırıyorlar (ve böylece Allah’ın elinden kurtulacaklarını sanıyorlar). Andolsun, Allah'a iftira ettiklerinizden dolayı mutlaka sorguya çekileceksiniz.
-
16:57
وَيَجْعَلُونَ لِلّٰهِ الْبَنَاتِ سُبْحَانَهُۙ وَلَهُمْ مَا يَشْتَهُونَ
Ve Allah'a kızlar isnad ediyorlar, (hâşâ) O (böyle şeylerden) Yücedir. Hoşlandıkları (erkek çocukları) da kendilerine (reva görmektedirler).
-
16:58
وَاِذَا بُشِّرَ اَحَدُهُمْ بِالْاُنْثٰى ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظ۪يمٌۚ
(Oysa cahil ve gafil insanlara) Onlardan birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman içi öfkeyle dolarak yüzü simsiyah kesilir.
-
16:59
يَتَوَارٰى مِنَ الْقَوْمِ مِنْ سُٓوءِ مَا بُشِّرَ بِه۪ۜ اَيُمْسِكُهُ عَلٰى هُونٍ اَمْ يَدُسُّهُ فِي التُّرَابِۜ اَلَا سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ
Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı topluluktan gizlenir; onu (kız çocuğunu) aşağılanarak tutacak (ve bekletecek) mi, yoksa (diri diri) toprağa mı gömecek? (gibi bağnaz ve bâtıl düşünceler içinde debelenir.) Bakınız hele, verdikleri hüküm ne (kadar) kötü ve çirkindir!
-
16:60
لِلَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْاٰخِرَةِ مَثَلُ السَّوْءِۚ وَلِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰىۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ۟
Ahirete inanmayanların (böyle) ne kötü örnekleri (ve ne vahşi özellikleri) vardır, en yüce örnekler ve özellikler ise Allah'a aittir. O, Aziz (en güçlü ve saygın olan Rabbiniz)dir. (Gerçek) Hüküm ve Hikmet sahibidir.
-
16:61
وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّٰهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِمْ مَا تَرَكَ عَلَيْهَا مِنْ دَٓابَّةٍ وَلٰكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ اِلٰٓى اَجَلٍ مُسَمًّىۚ فَاِذَا جَٓاءَ اَجَلُهُمْ لَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ
Eğer Allah, insanları zulümleri nedeniyle (hemen) sorguya çekecek (ve cezasını verecek) olsaydı, onun üstünde (yeryüzünde) canlılardan hiçbir şey bırakmazdı; fakat onları adı konulmuş bir süreye kadar ertelemektedir. (Şu var ki) Onların ecelleri geldiğinde ise, (artık) ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler.
-
16:62
وَيَجْعَلُونَ لِلّٰهِ مَا يَكْرَهُونَ وَتَصِفُ اَلْسِنَتُهُمُ الْكَذِبَ اَنَّ لَهُمُ الْحُسْنٰىۜ لَا جَرَمَ اَنَّ لَهُمُ النَّارَ وَاَنَّهُمْ مُفْرَطُونَ
Onlar, kendilerinin hoşlarına gitmeyen şeyleri Allah'a (isnat edip) uygun görürler. (Kendi kötülükleri için de “kader kurbanıyız” derler.) Dilleriyle de, yalan (ve riyakârlık)la; en güzel olan (davranış ve başarıların ise) 'kendilerinin (marifet ve meziyeti) olduğunu' ileri sürmektedirler. Hiç şüphesiz ateş onlar içindir ve hiç şüphesiz onlar, (cehenneme herkesten) önce sürüleceklerdir.
-
16:63
تَاللّٰهِ لَقَدْ اَرْسَلْنَٓا اِلٰٓى اُمَمٍ مِنْ قَبْلِكَ فَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ اَعْمَالَهُمْ فَهُوَ وَلِيُّهُمُ الْيَوْمَ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ
Allah'a yemin olsun ki; Senden önceki ümmetlere de (elçiler) gönderdik. Fakat şeytan onlara yapıp ettiklerini (küfür ve kötülük amellerini) süslü göstermiştir; bugün de onların velisi o (şeytandır) ve onlar için acı bir azap var (edilmiş, onları beklemektedir).
-
16:64
وَمَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ اِلَّا لِتُبَيِّنَ لَهُمُ الَّذِي اخْتَلَفُوا ف۪يهِۙ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Biz Sana Kitabı indirdik ki; hakkında ayrılığa düştükleri şeyi onlara beyan edip (açıklayasın, zira bu Kitap) inanan bir topluluk için hidayet ve rahmettir. (Demek ki Hz. Peygamber Efendimiz aynı zamanda Kur’an ayetlerini açıklayıp yorumlamak ve örnek olarak uygulamakla görevlidir.)