247. Sayfa

13. Cüz

  • 12:104

    وَمَا تَسْـَٔلُهُمْ عَلَيْهِ مِنْ اَجْرٍۜ اِنْ هُوَ اِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَم۪ينَ۟

    Halbuki Sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. Ancak O (Kur’an), âlemler için yalnızca bir “öğüt ve hatırlatmadır.” (En güzel ahlâkı ve en adil ahkâmı içermektedir.)

  • 12:105

    وَكَاَيِّنْ مِنْ اٰيَةٍ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ يَمُرُّونَ عَلَيْهَا وَهُمْ عَنْهَا مُعْرِضُونَ

    Göklerde ve yerde nice ayetler (Allah’ın varlığını ve harika sanatını gösteren öyle belge ve alâmetler) vardır ki, (gafiller) onların yanından hiç düşünmeden, yüz çevirerek geçip gitmektedirler.

  • 12:106

    وَمَا يُؤْمِنُ اَكْثَرُهُمْ بِاللّٰهِ اِلَّا وَهُمْ مُشْرِكُونَ

    (Gafil ve cahil insanların) Onların çoğu ancak ortak koşarak (ve bir yönden mutlaka şirk katarak) Allah’a iman etmektedirler.

  • 12:107

    اَفَاَمِنُٓوا اَنْ تَأْتِيَهُمْ غَاشِيَةٌ مِنْ عَذَابِ اللّٰهِ اَوْ تَأْتِيَهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ

    Bunlar, kendilerini çepeçevre kuşatıp (kahrolmalarını sağlayacak) Allah'ın azabından (kapsamlı bir felaketin) gelivermesinden, veya hiç haberleri yokken kıyametin onlara apansız yetişip (kahretmesinden) kendilerini güvende mi hissetmektedirler?

  • 12:108

    قُلْ هٰذِه۪ سَب۪يل۪ٓي اَدْعُٓوا اِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَص۪يرَةٍ اَنَا۬ وَمَنِ اتَّبَعَن۪يۜ وَسُبْحَانَ اللّٰهِ وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ

    (Ey Resulüm!) De ki: “Bu, Benim yolum (ve yöntemimdir) ki, bir basiret üzere Allah'a davet ederim; Ben de ve Bana uyanlar da (böyle hareket ederiz). Ve Allah'ı tenzih ederim, Ben müşriklerden değilim.”

  • 12:109

    وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ اِلَّا رِجَالًا نُوح۪ٓي اِلَيْهِمْ مِنْ اَهْلِ الْقُرٰىۜ اَفَلَمْ يَس۪يرُوا فِي الْاَرْضِ فَيَنْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْۜ وَلَدَارُ الْاٰخِرَةِ خَيْرٌ لِلَّذ۪ينَ اتَّقَوْاۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ

    Biz Senden önce de, (karyeler) ülkeler halkına kendilerine vahyettiğimiz erkek kişiler dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı, ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar? (İnanıp Allah’tan) Korkan (ve hazırlık yapanlar) için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?

  • 12:110

    حَتّٰٓى اِذَا اسْتَيْـَٔسَ الرُّسُلُ وَظَنُّٓوا اَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُوا جَٓاءَهُمْ نَصْرُنَاۙ فَنُجِّيَ مَنْ نَشَٓاءُۜ وَلَا يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِم۪ينَ

    Hatta ki (sonunda görevli) resuller (halktan) umutlarını kestikleri, (şeksiz ve şeriksiz iman edenlerin bile cihaddan ve davadan yan çizdikleri,) artık kesinlikle tekzip edilip benimsenmedikleri (kavimlerinin asla imana gelmeyecekleri ve Hakk davaya destek vermeyecekleri zan ve) kanaatinin (iyice yerleştiği) bir sırada, yardımımız onlara gelmiş (zafer kapıları açılıvermiştir. Böylece) Bizim dilediğimiz (ve desteklediğimiz) kimseler kurtuluvermişti. Azgın mücrimler takımından ise zorlu azabımız (ve intikamımız) asla geri çevrilmeyecektir. (Yani; bir avuç mücahit ve müstakim mü’minin, sayıca ve imkân bakımından en zaif ve en çaresiz göründükleri bir süreçte, onlar zafere eriştirilecektir.)

  • 12:111

    لَقَدْ كَانَ ف۪ي قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِاُو۬لِي الْاَلْبَابِۜ مَا كَانَ حَد۪يثًا يُفْتَرٰى وَلٰكِنْ تَصْد۪يقَ الَّذ۪ي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْص۪يلَ كُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ

    Kesin bir gerçektir ki; onların (Enbiya ve Evliyanın Kur’an’da anlatılan) kıssaları, temiz akıl sahipleri (ve vicdan ehli) için (pek çok) ibretler içermektedir. (Bu Kur’an) Düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin (kutsal metinlerin ve nebilerin) tasdikçisidir, (huzur ve kurtuluşa dair) her şeyin çeşitli biçimlerde ve anlaşılır şekilde izah edilmesidir ve iman edecek bir topluluk için (elbette) bir hidayet ve rahmettir.