-
14:11
Resulleri onlara dediler ki: (Evet) “Doğrusu bizler de, sizin gibi sadece bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunup (özel nimet ve faziletler bahşetmektedir). Allah'ın izni olmaksızın size ispatlayıcı bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değildir. Mü’minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler.”
-
14:12
“(Hem) Bize ne oluyor ki, Allah'a tevekkül etmeyelim (ve teslimiyet göstermeyelim)!? Bize (hidayet rehberi ile) doğru olan yolları O göstermiştir. Ve elbette bize yaptığınız eziyet ve işkencelere karşı sabredeceğiz. Tevekkül edenler sadece Allah'ı vekil edinip (O’na güvenmelidirler).”
-
14:13
İnkâr edenler, resullerine dediler ki: “Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz, veya dinimize (ve bâtıl düzenimize ve dejenere edilmiş değerlerimize) geri döneceksiniz.” Bunun üzerine Rableri kendilerine (nebilerine) vahyetti ki: “(Sabredin) Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz!”
-
14:14
“Ve onlardan sonra sizi o ülkeye ve yeryüzüne mutlaka yerleştireceğiz (size imkân ve iktidar vereceğiz). İşte bu, makamıma saygı duyana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalık ve müjdedir).”
-
14:15
(Elçiler ve mü’minler Allah’tan) Fetih istediler; (Hakk yolda sabır ve sadakatlerinin ardından da zafere eriştiler, sonunda) her zorba ve inatçı (kimseler) ise bozguna uğrayarak yok olup gitmişlerdir.
-
14:16
(Böylelerinin) Önünde de (verasında=kendilerini çepeçevre kuşatmış) cehennem vardır ve (orada zorba ve inatçı mücrimlere) irinli sudan içirilecektir.
-
14:17
(Kâfirler ve zalimler bunu içerken) Yutkunmaya gayret edecek fakat boğazından geçiremeyecek, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. (Sürekli can çekişir vaziyette zahmet görecektir.) Ardından ise (tekrar) daha katı bir azap gelecektir.
-
14:18
Rablerini inkâr edenlerin misali şöyledir: Onların (bütün) amelleri (ve birikimleri), fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. (Kâfirler) Kazandıklarından hiçbir şeyi (ellerinde tutmaya) güç yetiremezler. İşte uzak ve derin bir sapkınlık (içinde olmak) böyledir.