238. Sayfa

12. Cüz

  • 12:31

    فَلَمَّا سَمِعَتْ بِمَكْرِهِنَّ اَرْسَلَتْ اِلَيْهِنَّ وَاَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَـًٔا وَاٰتَتْ كُلَّ وَاحِدَةٍ مِنْهُنَّ سِكّ۪ينًا وَقَالَتِ اخْرُجْ عَلَيْهِنَّۚ فَلَمَّا رَاَيْنَهُٓ اَكْبَرْنَهُ وَقَطَّعْنَ اَيْدِيَهُنَّ وَقُلْنَ حَاشَ لِلّٰهِ مَا هٰذَا بَشَرًاۜ اِنْ هٰذَٓا اِلَّا مَلَكٌ كَر۪يمٌ

    (Aziz’in karısı Züleyha) Onların (dediklerini ve) düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, (kendilerine yastık gibi) oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin önüne (sofradaki meyveleri soymaları için keskin) bıçaklar bıraktı. (Yusuf’a da:) “Çık, onlara (görün ve kadınların karşısında yürü)” dedi. Böylece onlar onu (olağan dışı güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyütmüşler, (şaşkınlıklarından) ellerini kesmişler ve: “Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün değerli bir melektir” demişlerdi.

  • 12:32

    قَالَتْ فَذٰلِكُنَّ الَّذ۪ي لُمْتُنَّن۪ي ف۪يهِۜ وَلَقَدْ رَاوَدْتُهُ عَنْ نَفْسِه۪ فَاسْتَعْصَمَۜ وَلَئِنْ لَمْ يَفْعَلْ مَٓا اٰمُرُهُ لَيُسْجَنَنَّ وَلَيَكُونًا مِنَ الصَّاغِر۪ينَ

    Kadın (Züleyha) ise (Hz. Yusuf’u gösterip): “Beni kendisiyle kınadığınız (yakışıklı genç) işte budur. Andolsun onun nefsinden ben de murad almak istedim, fakat o ise (kendini ve iffetini) korudu. Ve andolsun, eğer o kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa, mutlaka ya zindana atılacak veya elbette küçük düşürülüp (kovulanlardan) olacak” diyerek (gerçeği itiraf etmişti).

  • 12:33

    قَالَ رَبِّ السِّجْنُ اَحَبُّ اِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَن۪ٓي اِلَيْهِۚ وَاِلَّا تَصْرِفْ عَنّ۪ي كَيْدَهُنَّ اَصْبُ اِلَيْهِنَّ وَاَكُنْ مِنَ الْجَاهِل۪ينَ

    (Yusuf) Dedi ki: "Ey Rabbim! Zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden (zina çirkefinden) bana daha sevimlidir (zindan zinaya tercih edilir). Eğer kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, (korkarım) onlara eğilim gösterir, (böylece) cahillerden (ve hain mücrimlerden) olurum" (düşüncesiyle Rabbine iltica etmiş ve büyük bir iffet, fazilet ve metanet örneği sergilemişti).

  • 12:34

    فَاسْتَجَابَ لَهُ رَبُّهُ فَصَرَفَ عَنْهُ كَيْدَهُنَّۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ

    Böylece Rabbi ona (icabet buyurup Yusuf’un) duasını kabul etmiş ve onların (azgın kadınların) hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırıvermişti. Çünkü O, (gönüllerin sesini) İşitendir, (her şeyin gerçeğini) Bilendir.

  • 12:35

    ثُمَّ بَدَا لَهُمْ مِنْ بَعْدِ مَا رَاَوُا الْاٰيَاتِ لَيَسْجُنُنَّهُ حَتّٰى ح۪ينٍ۟

    Sonra (Vezir ve saray görevlileri Yusuf’un iffetine ilişkin) delilleri görmelerine (rağmen, yine de) ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) onlarda ağır basmış (şeytani düşünceleri galip gelmişti. Böylece, güya zahiren namus ve onurlarını kurtarmak adına masum bir insana suçlu muamelesi etmekten çekinilmemişti.)

  • 12:36

    وَدَخَلَ مَعَهُ السِّجْنَ فَتَيَانِۜ قَالَ اَحَدُهُمَٓا اِنّ۪ٓي اَرٰين۪ٓي اَعْصِرُ خَمْرًاۚ وَقَالَ الْاٰخَرُ اِنّ۪ٓي اَرٰين۪ٓي اَحْمِلُ فَوْقَ رَأْس۪ي خُبْزًا تَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْهُۜ نَبِّئْنَا بِتَأْو۪يلِه۪ۚ اِنَّا نَرٰيكَ مِنَ الْمُحْسِن۪ينَ

    Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti. Onlardan biri: "Ben (rüyamda) kendimi şarap (yapmak için üzüm) sıkıyorken gördüm" dedi. Öbürü ise: "Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm ki, kuş(lar) da ondan yemekteydi" demişti. "Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni, muhsinlerden (iyilik sahibi ve dini gayret ehli kimselerden) görmekteyiz" (diye Yusuf’tan rica etmişlerdi).

  • 12:37

    قَالَ لَا يَأْت۪يكُمَا طَعَامٌ تُرْزَقَانِه۪ٓ اِلَّا نَبَّأْتُكُمَا بِتَأْو۪يلِه۪ قَبْلَ اَنْ يَأْتِيَكُمَاۜ ذٰلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَن۪ي رَبّ۪يۜ اِنّ۪ي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَۙ

    (Hz. Yusuf bunu bir tebliğ fırsatı bilerek) Dedi ki: "Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber verebilirim. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah'a inanmayan, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terk ettim" deyip (onlara iman ve İslam gerçeğini tebliğ etmişti).