-
12:5
قَالَ يَا بُنَيَّ لَا تَقْصُصْ رُءْيَاكَ عَلٰٓى اِخْوَتِكَ فَيَك۪يدُوا لَكَ كَيْدًاۜ اِنَّ الشَّيْطَانَ لِلْاِنْسَانِ عَدُوٌّ مُب۪ينٌ
(Babası:) “Yavrucuğum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa (haset damarıyla) sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır” diye (uyarıvermişti). [Not: Hz. Yakub oğlu Yusuf'a, kıskançlıktan dolayı kendisine tuzak kurmaya kalkışacak üvey kardeşleri olmasına rağmen, onların şahıslarına değil, kendilerini azdıran şeytana ve yanlış tavırlarına düşman olmak gerektiğini hatırlatıp, bizlere İslami ve insani bir yaklaşım tarzı öğretmiştir.]
-
12:6
وَكَذٰلِكَ يَجْتَب۪يكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِنْ تَأْو۪يلِ الْاَحَاد۪يثِ وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَعَلٰٓى اٰلِ يَعْقُوبَ كَمَٓا اَتَمَّهَا عَلٰٓى اَبَوَيْكَ مِنْ قَبْلُ اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْحٰقَۜ اِنَّ رَبَّكَ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ۟
(Bu rüyandan anlaşılıyor ki;) “İşte böylece Rabbin seni seçecek, hadiselerin, (sözlerin, düşlerin ve gelişmelerin) yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a (nimetini) tamamladığı gibi, senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini de tamama erdirecektir. Elbette Rabbin, (her şeyi hakkıyla) Bilendir, Hüküm ve Hikmet sahibidir.”
-
12:7
لَقَدْ كَانَ ف۪ي يُوسُفَ وَاِخْوَتِه۪ٓ اٰيَاتٌ لِلسَّٓائِل۪ينَ
Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde (ve onların hikâyesinde; gerçeği araştırıp) soranlar için (birçok) ayetler (ibretler) vardır. (Ve önemli hikmetler ve dersler içermektedir.)
-
12:8
اِذْ قَالُوا لَيُوسُفُ وَاَخُوهُ اَحَبُّ اِلٰٓى اَب۪ينَا مِنَّا وَنَحْنُ عُصْبَةٌۜ اِنَّ اَبَانَا لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۚ
(Hz. Yakub’un; oğlu Hz. Yusuf’a beslediği derin ve engin muhabbeti zaman zaman açığa vurması, üvey kardeşlerini kıskandırıp fesada sürüklemiş) Ve o vakit onlar şöyle demişlerdi: “Yusuf ve (öz) kardeşi (Bünyamin), babamıza bizden fazla sevgili (ve değerlidir). Oysa biz birbirini destekleyen daha kuvvetli ve becerikli bir ekibiz. (Asıl ilgi ve itibar bize gereklidir.) Doğrusu babamız, açık bir şaşkınlık ve yanlışlık içindedir.”
-
12:9
اُقْتُلُوا يُوسُفَ اَوِ اطْرَحُوهُ اَرْضًا يَخْلُ لَكُمْ وَجْهُ اَب۪يكُمْ وَتَكُونُوا مِنْ بَعْدِه۪ قَوْمًا صَالِح۪ينَ
(Şeytan onlara şöyle fısıldamıştı:) “Yusuf’u öldürüp (ortadan kaldırın) veya onu (artık geri dönemeyeceği) bir yere bırakın ki, babanız (Yakub)un yüzü (ilgisi ve sevgisi) yalnız size kalsın. Ondan sonra da (Allah’a tevbe eder) ve yine iyi kimseler olursunuz (ve kendinizi affettirirsiniz).”
-
12:10
قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ لَا تَقْتُلُوا يُوسُفَ وَاَلْقُوهُ ف۪ي غَيَابَتِ الْجُبِّ يَلْتَقِطْهُ بَعْضُ السَّيَّارَةِ اِنْ كُنْتُمْ فَاعِل۪ينَ
İçlerinden söz alan birisi dedi ki: “Eğer (mutlaka bir şey) yapacaksanız, Yusuf'u öldürmeyin; onu kuyunun derinliklerine bırakıverin de bir yolcu kafilesi alıp (gitsin).”
-
12:11
قَالُوا يَٓا اَبَانَا مَا لَكَ لَا تَأْمَنَّۭۖا عَلٰى يُوسُفَ وَاِنَّا لَهُ لَنَاصِحُونَ
(Bu karara vardıktan sonra) “Ey babamız,” dediler. “Sana ne oluyor ki, Yusuf’a karşı bize güvenmiyorsun? Oysa gerçekte biz, onun iyiliğini isteyenleriz.”
-
12:12
اَرْسِلْهُ مَعَنَا غَدًا يَرْتَعْ وَيَلْعَبْ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
“Sen onu yarın bizimle (beraber kırlara) gönder, gönlünce gezsin, oynasın. Elbette biz onu koruyup-gözetiriz.”
-
12:13
قَالَ اِنّ۪ي لَيَحْزُنُن۪ٓي اَنْ تَذْهَبُوا بِه۪ وَاَخَافُ اَنْ يَأْكُلَهُ الذِّئْبُ وَاَنْتُمْ عَنْهُ غَافِلُونَ
(Hz. Yakub) Dedi ki: “Sizin onu götürmeniz gerçekten beni üzecektir ve siz (oyuna ve koyunlara dalıp) ondan habersiz iken onu bir kurdun (kapıp) yemesinden korkup endişe etmekteyim.” (Bu sözlerle Hz. Yakub, farkında olmadan kötü niyetli oğullarına; “Yusuf’u kurt yedi” mazeretini sunuvermişti.)
-
12:14
قَالُوا لَئِنْ اَكَلَهُ الذِّئْبُ وَنَحْنُ عُصْبَةٌ اِنَّٓا اِذًا لَخَاسِرُونَ
(Bunun üzerine kötü niyetli oğulları:) "Andolsun biz, birbirini kollayan zorlu ve soylu bir grup iken, kurt onu yerse, (yazıklar olsun bize!) bu durumda şüphesiz kayba uğrayan ve işe yaramayan (aciz) kimseler oluruz" demişlerdi.