-
10:71
(Şimdi) Onlara Nuh’un haberini de oku! Hani o zaman kavmine demişti ki: “Ey kavmim! Eğer benim makamım (Hakkı tebliğ konusundaki sorumluluk ve çabalarım) ve Allah’ın ayetleriyle (işinize gelmeyen gerçekleri) hatırlatıp uyarmalarım, şayet size ağır geliyor ve kibirlendiriyorsa; ben şüphesiz Allah’a tevekkül etmişim (bu yoldan ve davamdan dönecek değilim). Artık siz de, (bana karşı) tasarladığınız işleri (ve engelleme girişimlerini) karara bağlamak üzere, şerik koştuklarınız (ve himayesine sığındığınız dış güçler ve yandaş işbirlikçilerle) toplanıp (elinizden geleni yapın) ve hiçbir işiniz (kötü niyet ve gayretiniz) size örtülü kalmasın ve tasa olmasın (gücünüzün yettiğini geri koymayın). Sonra hakkımdaki hükmünüzü hemen verip uygulayın ve bana mühlet tanımayın, göz açtırmayın.”
-
10:72
(Nuh, kavmine: “Evet artık siz bilirsiniz) Eğer yüz çevirecek olursanız, ben (zaten) sizden bir karşılık (ücret) istemedim. Benim ecrim yalnızca Allah'a aittir. Ve ben, Müslümanlardan (her konuda Allah’a teslim olanlardan) olmakla emrolundum (ve görevimin başındayım.)”
-
10:73
Bunun üzerine, yine de onu yalanladılar; Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler (yeryüzünde etkili ve yetkili kimseler) kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak (ki, uyarıldığı halde laf dinlemeyen ve hatasını kabul etmeyen benlik ve kibir ehlinin sonu nasıl noktalanmıştır).
-
10:74
(Hz. Nuh’tan) Sonra onun ardından kendi kavimlerine (başka) elçiler de gönderdik ki; onlara apaçık belgeler (mucizeler) getirmişlerdi. Ama daha önce onu (İlahi duyuruyu) yalanlamaları (dini kurallara ve disiplinli hayata yanaşmamaları) nedeniyle inanmak istememişlerdi. İşte Biz, haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz.
-
10:75
Sonra bunların ardından Firavun'a ve onun önde gelen yakın adamlarına Musa'yı ve Harun'u ayetlerimizle gönderdik. Fakat onlar kibirlenip büyüklendiler. (Zaten) Onlar suçlu-günahkâr (facir ve zalim) bir kavimdi.
-
10:76
Nitekim onlara katımızdan Hakk geldiği zaman: “Bu, kuşkusuz apaçık bir büyüdür” demişlerdi.
-
10:77
Musa (onlara): "Size Hakk geldiğinde (hep böyle) mi söylersiniz? Bu (benim tebliğim ve mucizelerim) bir büyü müdür? (Hiç akıl erdirmez misiniz?) Oysa büyücüler, kurtuluşa ermezler" deyip (uyarıvermişti.)
-
10:78
(Onlar ise Hz. Musa ve Harun’a:) “Siz bizi, babalarımızı-atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyden (mevcut sistemden) çeviresiniz de, bu memlekette (kuracağınız yeni düzenle) büyüklük (ve üstünlük) siz ikinize kalsın diye mi bize geldiniz? Biz sizin ikinize de inanacak (getirdiğiniz dine ve düzene uyacak) değiliz” demiş (zulüm ve zillet üzerinde inat etmiş)lerdi.