215. Sayfa

11. Cüz

  • 10:62

    اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ

    İyi bilin ki; Evliyaullah’a (Allah’ın dinine ve düzenine sahiplik eden ve Allah tarafından sevilen ibadet ve istikamet ehli veli kullara) asla korku (kuşku, stres ve bunalım) yoktur; onlar mahzun (ve mahrum) da olmayacaklardır! (Çünkü iman tevhidi, tevhid teslimi, teslimiyet tevekkülü ve Rabbine güveni, bu ise dünya ve ahiret saadetini gerektirmekte ve getirmektedir.)

  • 10:63

    اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَۜ

    (Evliya-Allah’ın has kulları) Onlar, (hakkıyla) iman edenler ve (Allah’tan) korkup (kötülükten sakınan, takva sahibi) olan kimselerdir.

  • 10:64

    لَهُمُ الْبُشْرٰى فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَفِي الْاٰخِرَةِۜ لَا تَبْد۪يلَ لِكَلِمَاتِ اللّٰهِۜ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُۜ

    Her türlü mutluluk ve müjdeler; dünya hayatında da, ahirette de onlar içindir. (Dünyada izzete ve devlete, ahirette cennete ve rü’yete erişeceklerdir.) Allah'ın sözleri (va’adleri) için değişiklik söz konusu değildir. İşte bu en “büyük kurtuluş, zafer ve huzur” (saadetidir.)

  • 10:65

    وَلَا يَحْزُنْكَ قَوْلُهُمْۢ اِنَّ الْعِزَّةَ لِلّٰهِ جَم۪يعًاۜ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ

    (Ey Nebim!) Onların (inkârcıların ve marazlı münafıkların) sözleri Seni üzmesin. Şüphesiz 'izzet ve gücün' tümü Allah'a aittir. O, (her şeyi) İşitendir, (eksiksiz ve ayrıntılarıyla) Bilendir.

  • 10:66

    اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَمَنْ فِي الْاَرْضِۜ وَمَا يَتَّبِعُ الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ شُرَكَٓاءَۜ اِنْ يَتَّبِعُونَ اِلَّا الظَّنَّ وَاِنْ هُمْ اِلَّا يَخْرُصُونَ

    Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim ve ne varsa, yerde kim ve ne varsa kesinlikle tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına tapanlar bile, (gerçekte) şirk koştukları varlıklara ve güçlere uymamaktadırlar. (Putlardan, tağutlardan ve süper Firavunlardan medet umanlar aslında boş hayallere kapılmaktadırlar.) Ve onlar sadece zanlarına ve kuruntularına tâbi olup saçmalamaktadırlar.

  • 10:67

    هُوَ الَّذ۪ي جَعَلَ لَكُمُ الَّيْلَ لِتَسْكُنُوا ف۪يهِ وَالنَّهَارَ مُبْصِرًاۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَسْمَعُونَ

    O (Allah), dinlenmeniz için geceyi (sükûnet vakti kılmıştır), gündüzü ise (çalışıp kazanmanız için) aydınlatılmış (mubsir) olarak sizin için yaratmıştır. Şüphesiz işitebilen bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.

  • 10:68

    قَالُوا اتَّخَذَ اللّٰهُ وَلَدًا سُبْحَانَهُۜ هُوَ الْغَنِيُّۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ اِنْ عِنْدَكُمْ مِنْ سُلْطَانٍ بِهٰذَاۜ اَتَقُولُونَ عَلَى اللّٰهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ

    (Cahil ve gafil kâfirler) "Allah çocuk edindi" demektedirler. (Hâşâ) O, (bundan) Yücedir; O, (Ğaniy) hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır. Göklerde ve yerde ne varsa (hepsi ve her şey) O'nundur. Kendi elinizde buna (hâşâ, Allah'ın çocuk sahibi olduğuna) ilişkin kanıtlayıcı bir delil de asla yoktur. Allah'a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz? (Ne kadar şuursuz ve sorumsuz davranıyorsunuz?)

  • 10:69

    قُلْ اِنَّ الَّذ۪ينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَۜ

    De ki: "Allah hakkında (böyle) yalan uydurup iftira edenler, (asla) kurtuluşa erişemezler. (Hiç düşünmüyor musunuz?)"

  • 10:70

    مَتَاعٌ فِي الدُّنْيَا ثُمَّ اِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ ثُمَّ نُذ۪يقُهُمُ الْعَذَابَ الشَّد۪يدَ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ۟

    (Böylesi sapkınlar için) Dünyada (iken belki) geçici bir meta-yararlanma (vardır). Ardından dönüşleri Bizedir; sonra da inkâra sapışları dolayısıyla onlara şiddetli azabı tattıracağız (diye sizleri uyarıyoruz).