-
2:38
قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَم۪يعًاۚ فَاِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ مِنّ۪ي هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَايَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
(Ardından Adem’e ve sülalesine) Dedik ki: "Hepiniz oradan (cennetten aşağıya-dünyaya) inin (ki imtihan başlasın)… Bundan sonra size Benden bir hidayet (rehberi) geldiğinde, kim Benim hidayetime uyarsa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır."
-
2:39
وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟
(Ama itiraz ve isyana kalkışarak) "İnkâr edip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; onlar, ateşin halkıdırlar ve orada süresiz kalacaklardır."
-
2:40
يَا بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اذْكُرُوا نِعْمَتِيَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَاَوْفُوا بِعَهْد۪ٓي اُو۫فِ بِعَهْدِكُمْ وَاِيَّايَ فَارْهَبُونِ
Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, (iman, itaat ve cihad sözünüzü bozmayın) ki; Ben de ahdinize (devlet, nimet ve cennet va’adime) bağlı kalayım. Ve yalnızca Benden korkun (Bana sığının)!
-
2:41
وَاٰمِنُوا بِمَٓا اَنْزَلْتُ مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ وَلَا تَكُونُٓوا اَوَّلَ كَافِرٍ بِه۪ۖ وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَات۪ي ثَمَنًا قَل۪يلًاۘ وَاِيَّايَ فَاتَّقُونِ
Yanınızda olan (Tevrat)ı doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin; onu inkâr edenlerin ilki (ve kötülük örneği) siz olmayın ve ayetlerimi az bir değer karşılığında değiştirip satmayın. Ve yalnızca Benden korkun (küfür ve kötülükten sakının)!
-
2:42
وَلَا تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Hakkı bâtıl ile karıştırıp (gerçeği) örtmeyin ve (güç odaklarından korkarak veya menfaat umarak) Hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) Siz (gerçeği) biliyorsunuz. (İşinize gelmediği için üzerini örtüyorsunuz. Öyle ise bile bile Hakkı bâtıl ile karıştırıp yozlaştırmayın ve Hakkı saklayıp saptırmaya çalışmayın.)
-
2:43
وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِع۪ينَ
Namazı dosdoğru kılın, (şuurla ve huzurla ikame edin,) zekâtı (kamu payını devlete) verin ve rükû edenlerle birlikte siz de rükû edip (İslami hükümlere bağlı kalın).
-
2:44
اَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنْسَوْنَ اَنْفُسَكُمْ وَاَنْتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَۜ اَفَلَا تَعْقِلُونَ
Siz insanlara iyiliği emrettiğiniz halde, kendinizi unutuyor musunuz? (Yoksa kendinizi sorumsuz mu sanıyorsunuz?) Halbuki siz, üstelik Kitabı (ve Kur’an’ı) da okuyor (Allah’ın emirlerini de biliyor)sunuz. (Buna rağmen) Hâlâ akıllanmayacak (ve yanlışınızı anlamayacak) mısınız?
-
2:45
وَاسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ وَاِنَّهَا لَكَب۪يرَةٌ اِلَّا عَلَى الْخَاشِع۪ينَۙ
(Her konuda ve zorluk durumunda) Sabır (sebat)la ve namazla (Allah’a sığınıp) yardım isteyin. Ancak bu, (Rablerine kavuşacaklarına, O’na dönüp huzuruna çıkacaklarına inanan ve) Allah’tan saygıyla korkanlardan (başkasına namaz ve sabır) elbette büyük ve ağır (bir yük gibi) gelir (altında ezilip kalırlar; ya terk edip bırakırlar veya baştan savma kılarlar).
-
2:46
اَلَّذ۪ينَ يَظُنُّونَ اَنَّهُمْ مُلَاقُوا رَبِّهِمْ وَاَنَّهُمْ اِلَيْهِ رَاجِعُونَ۟
(Kötülük dürtülerine ve ibadetlerin zahmetine sabırlı Müslümanlar ise) Onlar şüphesiz, Rableriyle karşılaşacaklarını ve (yine) şüphesiz, O'na döneceklerini (huzuruna varacaklarını) bilirler. (Ve ona göre davranırlar.)
-
2:47
يَا بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اذْكُرُوا نِعْمَتِيَ الَّت۪ٓي اَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَاَنّ۪ي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَم۪ينَ
Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem imtihan hikmetiyle) âlemlere (kavimlere) faziletli (ve hâkimiyet sahibi) kıldığımı hatırlayın.
-
2:48
وَاتَّقُوا يَوْمًا لَا تَجْز۪ي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْـًٔا وَلَا يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلَا يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ
Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, (Allah’ın izin verdikleri hariç) hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidyenin (günah bedelinin) alınıp (salıverilmeyeceği) ve (hiçbir şekilde) yardım görülmeyeceği bir günden sakının.