Gâşiye Suresi

(Ey Resulüm, her tarafı yaygın olarak kuşatacak ve dehşeti tüm Dünya’yı kaplayacak olan) Kıyametin haberi Sana geldi mi? (Artık görevin insanlara duyurmak ve onları uyarmaktır.)

O gün, öyle yüzler vardır ki, 'zillet içinde aşağılanmış (ve utanç kaplamış)tır.'

Kimisi de (dünyada iken çok) çalışıp çabalamış (ama niyeti halis, ameli salih olmadığından) boşuna yorulmuş (olacaktır).

(Böyleleri küfrü ve kötülüğü yüzünden) Kızgın bir ateşe (cehenneme) atılıp yakılacaktır.

(Hiddet ve şiddetle) Kaynayan (boğazı ve iç organları yakıp kavuran) bir kaynaktan içmeye (mecbur kalacaklardır).

Onlar için (zehirli olan) sert, sivri ve kuru dikenden başka bir yiyecek yoktur (olmayacaktır).

(Bu ise) Ne doyurup beslenmesine yarayacak, ne de açlıktan kurtulmasını sağlayacaktır.

O gün öyle (nurlu ve onurlu) yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde) bahtiyardır.

(Dünyada Hakk yolunda harcadıkları samimi, sürekli ve teslimiyetli) Çabalarından dolayı razı ve hoşnut (kılınmışlardır).

Yüksek bir cennet içinde (gerçek izzet ve lezzet ortamındadırlar.)

Orada anlamsız (ve huzur kaçırıcı) bir söz duymayacaklardır.

Orada (cennet yurdunda) 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır.

Orada yükseklerde kurulmuş tahtlar ve koltuklar da (olacaktır;)

(Hazırlanıp) Yanı başlarına konulmuş (içecek dolu) kaplar (ve kadehler bulunacaktır),

Dizi dizi yastıklar (sıralanmıştır),

Ve serilmiş nefis yaygılar. (Kıymetli halılar vardır, hepsi mü’min, müttaki ve mücahit kullarındır.)

(Gafiller ve kâfirler hiç ibretle ve dikkatle) Bakmıyorlar mı o deveye; ki nasıl (ve ne mükemmel) yaratılmıştır?

Göğe (de baksınlar) ki; nasıl yükseltilip (ayarlanmıştır?)

Dağlara (bakmazlar mı); nasıl oturtulup (sağlam) kurulmuş (durumdadır?)

Yerküreye (bakıp da ibret almazlar mı); nasıl yayılıp-döşenmiş (tarıma uygun hale getirilmiş bulunmaktadır?)

Artık Sen, öğüt verip-hatırlat. (Çünkü) Sen, sadece bir öğüt verici-bir uyarıcısın.

Sen, onlar üzerine (tahakküm ve baskı kullanacak) bir zorlayıcı değilsin. (Çünkü dinde zorlama olmayacaktır.)

Ancak (her) kim (Kur’an’dan) yüz çevirir ve (Onun hüküm ve haberlerini) inkâr ederse (onlar sonunda pişman ve perişan olacaklardır).

Allah, onu (inkârcı ve isyancı kulunu) en büyük azap ile azaplandıracaktır.

Şüphesiz onların (bütün insanların) dönüşleri ancak Bizedir. (Kimse elimizden kurtulamayacaktır.)

Sonra onları hesaba çekmek de elbette Bize aittir. (Herkes hak ettiğine kavuşacaktır.)