Nisâ Suresi

102 Ayetler

Nüzul Yeri Medine. 176 ayettir.

  • 4:102

    (Ey Resulüm, seferde ve cephede iken Sen de mü’minlerin) İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, Seninle birlikte (namaza) dursun ve silahlarını (yanlarına) alsınlar; böylece onlar secde ettiklerinde, (diğerleri düşman saldırılarına karşı nöbet tutmak üzere) arkalarınızda olsunlar. (Ardından) Namazlarını kılmayan diğer grup gelip Seninle namaz kılsınlar, onlar da (tedbir amaçlı) 'korunma araçlarını' ve silahlarını yanlarına alsınlar. Çünkü kâfirler (ve zalim güçler), size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve (erzak, mühimmat gibi) eşyanızdan ayrılmış olmanızı isteyip (fırsat kollarlar. Bu arada) eğer yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. (Böylece bütün) Korunma ve savunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.

  • 4:102

    وَاِذَا كُنْتَ ف۪يهِمْ فَاَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلٰوةَ فَلْتَقُمْ طَٓائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُٓوا اَسْلِحَتَهُمْ۠ فَاِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَٓائِكُمْۖ وَلْتَأْتِ طَٓائِفَةٌ اُخْرٰى لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَاَسْلِحَتَهُمْۚ وَدَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ اَسْلِحَتِكُمْ وَاَمْتِعَتِكُمْ فَيَم۪يلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةًۜ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِنْ كَانَ بِكُمْ اَذًى مِنْ مَطَرٍ اَوْ كُنْتُمْ مَرْضٰٓى اَنْ تَضَعُٓوا اَسْلِحَتَكُمْۚ وَخُذُوا حِذْرَكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ اَعَدَّ لِلْكَافِر۪ينَ عَذَابًا مُه۪ينًا

    (Ey Resulüm, seferde ve cephede iken Sen de mü’minlerin) İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, Seninle birlikte (namaza) dursun ve silahlarını (yanlarına) alsınlar; böylece onlar secde ettiklerinde, (diğerleri düşman saldırılarına karşı nöbet tutmak üzere) arkalarınızda olsunlar. (Ardından) Namazlarını kılmayan diğer grup gelip Seninle namaz kılsınlar, onlar da (tedbir amaçlı) 'korunma araçlarını' ve silahlarını yanlarına alsınlar. Çünkü kâfirler (ve zalim güçler), size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve (erzak, mühimmat gibi) eşyanızdan ayrılmış olmanızı isteyip (fırsat kollarlar. Bu arada) eğer yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. (Böylece bütün) Korunma ve savunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.

  • 4:102

    وَاِذَا كُنْتَ ف۪يهِمْ فَاَقَمْتَ لَهُمُ الصَّلٰوةَ فَلْتَقُمْ طَٓائِفَةٌ مِنْهُمْ مَعَكَ وَلْيَأْخُذُٓوا اَسْلِحَتَهُمْ۠ فَاِذَا سَجَدُوا فَلْيَكُونُوا مِنْ وَرَٓائِكُمْۖ وَلْتَأْتِ طَٓائِفَةٌ اُخْرٰى لَمْ يُصَلُّوا فَلْيُصَلُّوا مَعَكَ وَلْيَأْخُذُوا حِذْرَهُمْ وَاَسْلِحَتَهُمْۚ وَدَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَوْ تَغْفُلُونَ عَنْ اَسْلِحَتِكُمْ وَاَمْتِعَتِكُمْ فَيَم۪يلُونَ عَلَيْكُمْ مَيْلَةً وَاحِدَةًۜ وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ اِنْ كَانَ بِكُمْ اَذًى مِنْ مَطَرٍ اَوْ كُنْتُمْ مَرْضٰٓى اَنْ تَضَعُٓوا اَسْلِحَتَكُمْۚ وَخُذُوا حِذْرَكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ اَعَدَّ لِلْكَافِر۪ينَ عَذَابًا مُه۪ينًا