-
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla
-
37:1
Andolsun safflar (ve samimi dayanışmalar) halinde dizilip (görev taksimiyle disiplin altına girerek hizaya ve hizmete) geçenlere (Allah’a itaat ve yolunda cihad edenlere… Ve yine zerrelerden kürrelere, nuranilerden ruhanilere Allah’ın emrindeki tüm görevlilere,)
-
37:2
(O gerçekleri) Haykırıp (halkı Hakka ve hayra) sürükleyenlere, (olumlu ve onurlu şekilde sevk ve idare edenlere… Ve bulutları yürüten meleklere,)
-
37:3
(Sürekli) Zikir (Kur’an) okuyarak (ve Allah’ı çağırıp O’na yalvararak ibadet ve hizmet edenlere) yemin olsun ki;
-
37:4
Kesinlikle, sizin İlahınız gerçekten “BİR” (tek)dir.
-
37:5
O göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi'dir, Doğuların (bütün yönlerin ve kıtaların) da Rabbi'dir. (Kâinatın tek sahibidir.)
-
37:6
Hakikaten Biz dünya göğünü 'çekici güzellik takılarını' (andıran, yerden bakınca parlak ziynet gibi görünüp duran) yıldızlarla süsleyip-donattık.
-
37:7
Ve onu (gökyüzünü) itaatten çıkmış her azgın şeytandan (ve cinn topluluğundan) koruduk; (yıldız kayması sandığınız olayla, gök taşlarını fırlatıp hırsız şeytanları kovaladık.)
-
37:8
Ki onlar (şeytanlar, artık) Mele'i A’lâ’ya (en yüce makamdakilerin görev taksim toplantısına) kulak verip dinleyemezler, her yandan (fırlatılan ateş toplarıyla) sürülüp atılmaktadırlar;
-
37:9
(Böylece manevi iklimlerden ve kader projelerine ait bazı bilgileri çalıvermekten) Kovulup uzaklaştırılırlar. Onları (yüce makamlardan uzak tutmaya yönelik) kesintisiz bir azap (ve kovalamaca) vardır.
-
37:10
Ancak (yüce makamlarda konuşulan sözün ve kader bölüşümünün bir kısmını hırsızlama) çalıp-kapan olursa, artık onu da delip geçen 'yakıcı bir alev' izleyip (uzaklaştırmaktadır).
-
37:11
(Ey Nebim!) Şimdi onlara (inkârcılara) fetvasını soruver: Yaratılış bakımından onlar mı daha şiddetli ve meşakkatli (konumdadır), yoksa Bizim yarattıklarımız mı? (Bu sonsuz ve kusursuz kâinat ve tabiat düzeni ve içindekiler mi daha harika ve hikmetlidir?) Doğrusu Biz onları (insanları), cıvık-yapışkan bir çamurdan yaratıp (donatmışızdır).
-
37:12
Hayır! Doğrusu Sen (hayret ve hayranlıkla baktığın, bu muhteşem yaratışa ve onların inkârına) şaşıp kalmaktasın; onlar ise (Seninle) alay edip durmaktadırlar.
-
37:13
(Cahil ve gafil kimselerin huyudur:) Kendilerine zikir-nasihat verildiğinde, öğüt almıyorlar.
-
37:14
Bir ayet (mucize) gördüklerinde de, (onu) alay konusu edinip eğleniyorlar.
-
37:15
"Bu, açıkça bir büyüden başkası değildir" diyorlar.
-
37:16
"Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi (tekrar) diriltilecekmişiz?" (diye soruyorlar.)
-
37:17
"Veya (asırlar) önceki atalarımız da mı (mezarından kalkıp hesaba çekilecekmiş?" diye dalga geçiyorlar).
-
37:18
De ki: "Evet, üstelik boyun bükmüş ve zelil düşmüş kimseler olarak (elbette hepiniz diriltileceksiniz)."
-
37:19
(Sizi mahşere kaldıracak olan) İşte o, yalnızca bir tek çığlıktan (ve güçlü bir çağrıdan) ibarettir ki; artık onların (diriltilmiş olarak şaşkınlıkla) bakıp durduklarını (göreceksiniz).
-
37:20
Onlar diyecekler ki: “Eyvahlar bize; işte bu (nebilerin bize haber verdiği din) hesap ve ceza günüdür.”
-
37:21
“(Evet) Bu, sizin yalanladığınız (mü’mini kâfirden, haklıyı haksızdan) ayırma günüdür.”
-
37:22
(Görevli meleklere emredilecek:) "O zulmedenleri, (kendilerini destekleyen) eşlerini ve taptıkları (şeylerin hepsini) bir araya getirip toplayın."
-
37:23
"Allah'tan başka (yalvarıp kendilerini kurtarıcı sandıklarını) da (onlara katın) ve artık onları cehennemin yoluna yöneltip (götürmeye başlayın!)"
-
37:24
(Ey görevliler!) "Şimdi onları durdurup-tutuklayın, çünkü onlar (ve herkes) sorguya alınacaklardır."
-
37:25
(Ardından kâfirler ve zalimler güruhuna:) "Ne oluyorsunuz, (niye sessiz ve çaresiz bekleşiyorsunuz da) birbirinizle (dünyada olduğu gibi) yardımlaşmıyorsunuz?" diye (alaylı şekilde hatırlatılır).
-
37:26
Evet, doğrusu, bugün onlar (mecburen Allah’ın hükmüne) teslim olmuşlardır.
-
37:27
Onlar kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine sorup (şöyle suçlayacaklardır):
-
37:28
"Gerçekten sizler (dünyada iken) bize sağdan (sağduyudan ve Hakk’tan) yana (görünerek) gelip yanaşıyordunuz (bizi aldatıp bâtıl yollara sevk ediyordunuz)" diye (çıkışacaklardır).
-
37:29
(Diğerleri de:) "Hayır" derler. "Zaten sizler (aslında) mü'min kimseler değildiniz." (Gerçekten ve samimiyetle iman etmemiştiniz.)
-
37:30
"Bizim sizin üzerinizde zorlayıcı hiçbir gücümüz yoktu; bilakis siz (Hakk’tan ayrıldığımızı bilerek bizim peşimize düşen) azgın bir kavimdiniz."
-
37:31
(Artık boşuna çekişmeyelim, bizler inkâr ve isyan ettik,) “Böylece Rabbimizin sözü (yıkım ve azap va’adi) üzerimize hak oluverdi. Şüphesiz, (müstahak olduğumuz bu azabı) tadacağımız (kesindir.)”
-
37:32
"Evet sizi kışkırtıp azdırdık, çünkü gerçekten biz de aldatılıp azgınlaşmış (kimselerdik.)"
-
37:33
Artık o gün onlar (küfür ve zulümde öncülük yapanlar ve onların peşine takılanlar) azapta ortaktırlar. (Yaptıklarını onlara tattırırız.)
-
37:34
Doğrusu Biz, suçlu-günahkârlara işte böyle yaparız.
-
37:35
Çünkü onlara: "Allah'tan başka (hüküm koyan, rızası aranan ve ibadet olunan) ilah yoktur" denildiği zaman, kibirlenip büyüklük taslarlardı.
-
37:36
Ve; "Biz, cinnlenmiş (deli gibi, Hakk düzen hayallerine kapılıvermiş) bir şair için ilahlarımızı (servet ve şehvet putlarımızı) terk edecek (kadar aptal mıyız?” diye hava atarlardı).
-
37:37
Hayır, O (Peygamber size) Hakkı getirmiş ve gönderilen (diğer elçi)leri de doğrulamıştı.
-
37:38
Şüphesiz siz, (şimdi müstahak olduğunuz) acı azabı tadıcılarsınız.
-
37:39
(Elbette) Yaptıklarınızdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.
-
37:40
Ancak Allah'ın ihlaslı kulları (cehennemden kurtulacak ve cennete kavuşacaklardır).
-
37:41
İşte bunlar (var ya); onlar için belirli (ve çok değerli) bir rızık (cennet azığı ve göz aydınlığı) vardır.
-
37:42
(Halis ve salih mü’minlere cennette) Çeşitli meyveler (sunulacaktır). Onlar (sürekli) ikram görenlerden (olacaklardır.)
-
37:43
Nimetlerle donatılmış (Naim) cennetlerde (sonsuz mutluluğa ulaşacaklardır.)
-
37:44
Birbirlerine karşı, tahtlar üzerinde (oturup sevinçli sohbetler yapacaklardır.)
-
37:45
(Cennet hizmetçileri Main şarabından ve öz) Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle onların çevrelerinde dolaşacaktır.
-
37:46
Berrak ve bembeyaz; içenlere lezzet (ve huzur veren bir içki sunulacaktır).
-
37:47
(Bu cennet şaraplarında) On(lar)dan (dolayı) ne bir bulantı ve sıkıntı (doğacaktır), ne de (içenler sersemleyip) kendilerinden geçerek, akılları çelinmiş olacaktır.
-
37:48
Ve (cennetlerinde) yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır.
-
37:49
Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz güzelliğe sahip bulunacaklardır).
-
37:50
Bu halde iken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soracaklardır:
-
37:51
İçlerinden söz alan biri konuşup (şunları anlatacaktır): "Benim (dünyada iken) bir yakınım (tanıdığım) vardı."
-
37:52
“Sen de gerçekten (dirilişi ve ahirette hesaba çekilişi) doğrulayanlardan (böyle saçmalıklara inananlardan) mısın?" diye (bana sataşırdı.)
-
37:53
"Bizler öldüğümüz, toprak ve kemik (yığını) olduğumuzda mı, gerçekten biz mi (yeniden diriltilip sonra da) sorguya çekilecekmişiz?" (diye sorup imanımızdan dolayı bizi kınar ve hırpalardı.)
-
37:54
(Bu konuşan kişi yanındakilere dönüp) "Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?" diye (soracaktır.)
-
37:55
Derken, birden muttali olup (farkına varıp) bakıverdi, o şahsı (ahireti inkâr eden tanıdığını) 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü (ve bağırdı).
-
37:56
Dedi ki: "Andolsun Allah'a, neredeyse beni de (şu bulunduğun yere) düşürecektin (sana kalsa, bizi kandırıp Hakk’tan caydıracaktın).”
-
37:57
"Eğer Rabbimin nimeti (hidayet ve inayeti) olmasaydı, muhakkak ben de (inkâr ederek şimdi azap yerine getirilip) hazır bulundurulanlardan olacaktım.”
-
37:58
(Artık anladın mı?) "Nasılmış, biz ölecek (sonra dirilip hesaba çekilecek) olanlar değil miymişiz?" (Şimdi söyle bakalım.)
-
37:59
"Yalnızca birinci ölümümüzden başka (hayat yokmuş öyle mi)? Ve biz (küfür ve kötülüklerimize karşılık) azaba uğratılacak olanlar değil miymişiz?" (Şimdi Kur’ani haber ve gerçeklerin farkına vardın mı? Ey zavallı, hani akıllıydın? İyi ki biz Hakk elçilere inandık ve haklı çıktık.)
-
37:60
(Dünyada iken Allah’a itaat ve din yolunda cihad edip sonsuz ahiret ve cenneti kazanmak!) İşte bu, şüphe yok ki en büyük kurtuluş(a ve en yüce mutluluğa ulaşmaktır).
-
37:61
Artık çalışanlar (emek harcayıp yatırım yapanlar) asıl bunun (gibi ebedi bir saadet) için çalışsınlar (ki bu en kutlu ve kalıcı kazançtır.)
-
37:62
Nasıl, (Bizim cennet mekânlarımız gibi) böyle bir konaklanma (ve ikram edilip ağırlanma) mı daha hayırlı, yoksa (cehennemde yediğiniz) zakkum ağacı mı?
-
37:63
Doğrusu Biz onu (zakkumu) zalimler için bir fitne (ahiret azabı) kılmışızdır.
-
37:64
Şüphesiz o, 'çılgınca yanan ateşin' dibinde bitip çıkacaktır.
-
37:65
Onun tomurcukları, şeytanların başları gibi (dışı aldatıcı içi kahredip kıvrandırıcı)dır.
-
37:66
(İşte cehennemdekiler) Artık kesinlikle (ve mecburen) ondan yiyecekler, böylelikle karınlarını ondan dolduracaklar (ve acıdan kıvranıp duracaklar)dır.
-
37:67
Sonra mutlaka kendileri için, onun üzerine kaynar su karıştırılmış (iğrendirici ve zehirli) bir içkileri de vardır.
-
37:68
Sonra onların (feryat edip) dönecekleri yer, elbette (yine) çılgınca yanan ateşin (ortasıdır).
-
37:69
Çünkü onlar, atalarını sapkın (ve azgın) kimseler olarak bulmuşlardı (da);
-
37:70
Kendileri de onların (bâtıl ve bozuk) izleri üzerinde koşturup-durmuşlardı.
-
37:71
Andolsun onlardan önce de; evvelkilerin (geçmiş kavimlerin) çoğu da sapmıştı.
-
37:72
Andolsun, Biz onlara da uyarıcılar göndermiş (ve kendilerini Hakka çağırmış)tık.
-
37:73
Şimdi bir bak, uyarılanlar (ve söz tutmayanlar) nasıl bir akıbete (dûçar) olmuşlardı!
-
37:74
Ancak muhlis olan (salih ve halis) kullar başkadır. (Onlar asla haksızlığa uğratılmayacaklardır.)
-
37:75
Andolsun, Nuh Bize (dua edip) seslenmişti de, (kendisine) ne güzel icabet etmiştik (hatırlayın).
-
37:76
Onu ve ailesini, o büyük üzüntüden kurtarmıştık.
-
37:77
Ve onun soyunu, (dünyada) onları da bâki kalanlar kıldık. (Kıyamete kadar yaşattık.)
-
37:78
Hem sonra gelenler arasında da, ona (hayırlı ve şerefli bir hatıra) bıraktık.
-
37:79
Âlemler içinde selam olsun Nuh'a.
-
37:80
İşte Biz muhsinleri (Allah’ı görür gibi ibadet edenleri ve cihad görevini titizlikle yerine getirenleri) böyle mükâfatlandırırız.
-
37:81
Şüphesiz o, Bizim (gerçek ve örnek) mü'min olan kullarımızdandı.
-
37:82
Sonra (inkâr ve isyan eden) diğerlerini suda boğduk (ve kurulu düzenlerini batırdık).
-
37:83
Doğrusu İbrahim de (onun soyunun) bir kolundandı. (Hz. Nuh'un şiasındandı, yani Hakk yolunun taraftarıydı.)
-
37:84
Hani o, Rabbine arınmış (selim) bir kalp ile gelmiş (O’nun rahmet ve inayetine sığınmıştı).
-
37:85
O zaman babasına ve kavmine demişti ki: "Sizler neye tapıyorsunuz?"
-
37:86
"Birtakım uydurma yalanlar için mi Allah'tan başka ilahlar istiyorsunuz?"
-
37:87
“Âlemlerin Rabbi hakkındaki zannınız (ve kanaatiniz) nedir? (Nasıl sapıtıyorsunuz?)”
-
37:88
(Hz. İbrahim, bir küfür bayramına katılmamak için) Yıldızlara bir göz atmış (ve şöyle bir plan yapmış)tı.
-
37:89
(Ardından) “Ben, doğrusu hastayım!” diyerek (çevreme sataşmak ve saldırmak arzusu duymaktayım! gibi sözler etmeye başlamıştı. “Ben ruhen rahatsızım” deyip garip davranışlar sergilemesi, kâfir ve gafil kavmini oradan uzaklaştırmak için bir hile ve tuzaktı.)
-
37:90
Bunun üzerine (çevresindekiler) arkalarını dönerek ondan kaçıp uzaklaşmışlardı.
-
37:91
Derken gizlice onların (puthanesine girip sahte) ilahlarına sokularak: "Yemek yemiyor musunuz?" diye (takılmıştı).
-
37:92
(Hayret nasıl ilahsınız!) "Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?" (diye çıkışmıştı.)
-
37:93
Nihayet, bir yolunu bulup onların üstüne yürüyerek, sağ eliyle bir darbe indirip (hepsini kırmaya başlamıştı).
-
37:94
Çok geçmeden (halkı birbirine karışmış ve hırçınlaşmış durumda bir hışımla) kendisine doğru koşup gelmiş (ve gördükleri manzara karşısında şaşkınlığa uğramışlardı).
-
37:95
(Hz. İbrahim) Dedi ki: “Yontmakta olduğunuz (kendi eliniz ve fikrinizle uydurup meşhur yaptığınız) şeylere mi tapınmaktasınız? (Bu ne akılsız ve aşağılık bir davranıştır!)”
-
37:96
“Oysa sizi de yapmakta olduğunuz her şeyi (ve hareketlerinizi) de Allah yaratmıştır (yaratmaktadır).”
-
37:97
(Bunun üzerine kâfirler ve zalimler) Dediler ki: “(İbrahimi düşüncenin kökünü kurutmak üzere) Onun için (özel) bir bina (fırlatıcı mancınık) yapın ve kendisini hemen (ateş ve azabın) içine atın!”
-
37:98
Böylelikle ona bir tuzak hazırlamak istediler. Oysa Biz, onları aşağılanıp alçaltılmışlar kılmıştık (ve planlarını boşa çıkarmıştık.)
-
37:99
(Ateşten kurtulan Hz. İbrahim) Dedi ki: “Ben Rabbime gidiyorum. O beni (hidayete ve hedefime) ulaştıracaktır.”
-
37:100
(İbrahim:) "Rabbim, bana salihlerden (olan bir çocuk) armağan et" (diye yalvardı).
-
37:101
Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik. (Duasını boşa çıkarmadık.)
-
37:102
(Çocuk) Onun yanında koşma (ve hafiften iş tutma) çağına eriştiğinde (Hz. İbrahim oğluna:) "Yavrucuğum,” dedi. “Ben rüyamda seni boğazlayıp (kurban ettiğimi görüyorum, şimdi bak düşün); görüşün nedir? (Söyle!)" Dedi ki (oğlu İsmail): "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah, beni sabredenlerden bulacaksın."
-
37:103
Vaktâki (baba-oğul) ikisi de (Allah’ın hükmüne) teslim olup, (Hz. İbrahim, İsmail’i kurban etmek üzere) onu şakağı üstüne yan yatırıverdi.
-
37:104
Biz ona: "Ey İbrahim!" diye seslendik.
-
37:105
"Gerçekten sen, rüyana sadakat gösterdin (Allah’a va’adini yerine getirdin). Şüphesiz Biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz" dedik.
-
37:106
Doğrusu bu, apaçık bir ibtila idi (ve Hz. İbrahim bu zor imtihanı geçmişti).
-
37:107
Ve ona büyük bir kurbanı fidye (oğlu İsmail’i kesmekten kurtuluş bedeli) olarak gönderdik.
-
37:108
Sonra (kıyamete kadar) gelenler arasında ona (hayırlı ve şerefli bir ün) bırakıverdik. (Her kurban dolayısıyla hatırasını yad ettirdik.)
-
37:109
İbrahim'e selam olsun (ki o sadık ve sağlam duranlardandı).
-
37:110
Biz, muhsinleri (en sevdiklerini Allah için verenleri) böyle mükâfatlandırırız.
-
37:111
Şüphesiz o, Bizim (tam) mü'min (ve emin) olan kullarımızdandı.
-
37:112
Biz ona, salihlerden bir peygamber olarak (oğlu) İshak'ı da müjdeleyip (gönlünü yatıştırdık).
-
37:113
Ona ve İshak'a bereketler verdik (kendilerini mübarek kıldık). İkisinin soyundan, ihsanda bulunan (muhsin olan iman ve iyilik ehli) de vardır, (ama) açıkça kendi nefsine zulmeden (küfür ve kötülüğe düşenler) de (vardır).
-
37:114
Andolsun, Biz Musa'ya ve Harun'a da lütufta bulunmuş (Bize minnettar olacak şekilde sahip çıkmıştık).
-
37:115
Onları ve kavimlerini o büyük üzüntüden kurtarmıştık.
-
37:116
Onlara yardım ettik de, böylece (Firavun düzenine ve zalim güçlere) üstün ve galip gelenler olmuşlardı.
-
37:117
Ve ikisine açık ve anlaşılır kitabı verdik (ona sımsıkı sarılıp başarıya kavuşmuşlardı.)
-
37:118
Onları dosdoğru yola yöneltip-ilettik (hidayete, başarıya ulaştırdık).
-
37:119
Sonradan gelenler arasında da ikisine (hayırlı ve şerefli bir ün) bıraktık.
-
37:120
Musa'ya ve Harun'a selam olsun (ki onlar süper güce, Firavun ve çevresine kafa tutmuşlardı).
-
37:121
Gerçekten Biz, ihsanda bulunanları böyle mükâfatlandırırız.
-
37:122
Şüphesiz ikisi de, Bizim mü'min (emin ve teslim) olan kullarımızdandı.
-
37:123
Doğrusu İlyas da, gönderilmiş (peygamberler arasındaydı).
-
37:124
Hani kendi kavmine demişti ki: "Siz (hâlâ Allah’tan) korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakınmaz mısınız?"
-
37:125
"Siz ba'le (taştan bir heykele) tapıp-yalvarıp da Yaratıcıların en güzeli (olan Allah'ı) bırakıyor musunuz?" (Ne sapkın insanlarsınız?)
-
37:126
"Allah ki, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir." (Hiç düşünüp anlamaz mısınız?)
-
37:127
Fakat (buna rağmen) onu (İlyas’ı) yalanladılar; bundan dolayı gerçekten onlar, (azap için getirilip) hazır bulundurulacak (ve tutuklanacak) olanlardır.
-
37:128
Ancak muhlis olan (sadece Allah’ın rızasını arayan) kullar başkadır. (Onlar sonsuz mutluluğa ulaşacaklardır.)
-
37:129
Sonra gelenler arasında (kıyamete kadar) ona (şerefli bir hayat ve şöhret) bıraktık.
-
37:130
İlyasin'e (tüm İlyas gibilere) selam olsun.
-
37:131
Şüphesiz Biz, muhsinleri (Allah’ı görüyor ve huzurunda imtihan veriyor gibi yaşayan kimseleri) böyle ödüllendirip (onurlandırırız).
-
37:132
Şüphesiz o, Bizim mü'min (sağlam iman ehli ve emin) olan kullarımızdandı.
-
37:133
Gerçekten Lut da gönderilmiş (elçi)lerden (olmaktaydı).
-
37:134
Hani Biz onu ve ailesini topluca kurtarmıştık.
-
37:135
Geride bırakılanlar arasında (kalan ve karısı olan) bir yaşlı kadın dışında.
-
37:136
Sonra geride kalanları yerle bir ettik (helake uğrattık).
-
37:137
Siz (Şam’a giderken) onların (helak edilen sapkınların kalıntıları) üstünden muhakkak geçip gidiyorsunuz; (gerek) sabah vakti (uğramaktasınız).
-
37:138
Ve (gerekse) geceleyin (yolunuz üzerindeki kalıntılarını görüp durmaktasınız). Yine de akıllanmayacak mısınız?
-
37:139
Şüphesiz Yunus da gönderilmiş (elçi)lerdendi (peygamber olarak atanmıştı).
-
37:140
Hani bir zaman o, (görev bölgesinden izinsiz ayrılıp) yüklü bir gemiyle kaçmıştı.
-
37:141
Böylece (gemi ağırlığından batmasın diye denize atılacak olanı belirlemek üzere çekilen) kur'aya katılmıştı da, kaybedenlerden olup çıkmıştı.
-
37:142
Derken onu (dişsiz balina cinsi bir) balık yutmuştu, (zaten) o (görev yerini izinsiz terk etme hatasından dolayı) kınanmıştı (diye böyle bir sıkıntıya uğramıştı.)
-
37:143
Eğer (Allah'ı çokça zikredip) tesbih edenlerden olmasaydı;
-
37:144
Onun (balığın) karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar (öylece) kalakalırdı.
-
37:145
Sonunda (Hz. Yunus; çıplak, perişan ve) bitkin bir durumdayken onu (çıkarıp) açık bir yere (sahile) attık.
-
37:146
Ve üzerine, sık-geniş yapraklı (kabağa benzer) türden bir şecer (gövdeli bitki) yetiştirip (onu sakladık).
-
37:147
(Ardından tekrar) Onu yüz bin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (Musul Ninova halkına peygamber olarak) yolladık.
-
37:148
Nihayet ona iman ettiler, Biz de onları bir süreye kadar (dünyada barındırıp) yararlandırdık.
-
37:149
Şimdi Sen onlara (müşrik takımına) sor: Kızlar Senin Rabbinin de, erkek çocuklar onların mıdır?
-
37:150
Yoksa Biz melekleri dişiler olarak yaratırken onlar (hazır bulunup) şahitlik mi yapmışlardı?
-
37:151
Dikkat edin; gerçekten onlar, düzdükleri yalanlardan dolayı diyorlar ki:
-
37:152
"Allah (çocuk) doğurdu!.. (Hâşâ!)" Hiç şüphesiz bunlar, gerçekten yalancılar (ve iftiracı sapkınlar takımı)dır.
-
37:153
(Üstelik, güya Allah) Kızları, erkek çocuklara tercih mi etmiş? (Bu ne çirkin bir isnat ve iftiradır.)
-
37:154
(Onları uyar!) Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
-
37:155
Hiç mi öğüt alıp düşünmüyorsunuz?
-
37:156
Yoksa sizin apaçık ve güçlü bir deliliniz (ve dayanağınız) mı var ki (böylesine şımarıyorsunuz)?
-
37:157
Eğer doğru söylüyorsanız, öyleyse getirin kitabınızı (belge ve kaynaklarınızı ortaya koyunuz).
-
37:158
Bir de onlar, (hiç utanmadan) Kendisiyle (Allah ile) cinnler (görünmeyen enerji varlıklar) arasında bir soybağı kurdular. Oysa andolsun, cinnler de onların (kâfirlerin azap için getirilip) hazır bulundurulacaklarını bilip durmaktadır. (Cinn takımı da Allah’ın aciz yaratıklarıdır.)
-
37:159
Onların nitelendirdiklerinden Allah Yücedir. (Sûbhandır.)
-
37:160
Fakat muhlis olan kullar başka (onlar her türlü küfür ve kötülükten sakınmaktadır ve bu yüzden azaba ve haksızlığa uğratılmayacaklar)dır.
-
37:161
(Ey müşrikler ve münkirler!) Artık siz de, tapmakta olduklarınız (evliya ve kurtarıcı sanıp sığındıklarınız) da (hepiniz bir araya gelseniz).
-
37:162
(Yine de) O'na (Allah'a) karşı (bu ihlaslı mü’minlerden) kimseyi (kandırıp) fitneye sürükleyecek (ve ifsat edecek) değilsiniz.
-
37:163
Ancak kendisi çılgınca yanan ateşe girecek olan (beyinsiz ve nasipsiz kimseler) başka (sadece onları saptırabilirsiniz).
-
37:164
(Melekler, nuraniler ve ruhaniler der ki:) "Bizden her birimiz için belli bir makam vardır." (Herkes hizmet ve görev sınırının farkındadır.)
-
37:165
“Biziz, o saf saf halinde dizilmiş (farklı görevler üstlenip, iş bölümü yapıp kenetlenmiş kimseler) gerçekten biziz! (Her an Allah’ın emrine hazır bulunmaktayız.)”
-
37:166
(Evet) "Biziz, o (sürekli) tesbih (ve tenzih) ederek (Allah’ın emirlerini harfiyen yerine getirenler de) gerçekten biz olmaktayız."
-
37:167
Doğrusu onlar (müşrikler ve münafıklar ise Kur’an inmeden önce); şöyle deyip dururlardı:
-
37:168
"Eğer yanımızda evvelki (ümmet)lere (verilenler)den bir zikir (gerçeği hatırlatıcı ve uyarıcı kitap) bulunmuş olsaydı;
-
37:169
Kesinlikle bizler de, Allah'ın (mü’min ve) muhlis kullarından olurduk" (şeklinde yalan iddialarda bulunacaklardı.)
-
37:170
Oysa (kitap gelince) onu tanımayıp inkâra kalkışmışlardı; yakında (her şeyi anlayıp) bileceklerdir.
-
37:171
Andolsun, (peygamber ve Hakka rehber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir (ve tarafımızdan şu garantiyi vermişizdir):
-
37:172
Elbette onlar; mutlaka kendilerine yardım edilecek (nusret verilecek ve zafere eriştirilecekler)dir.
-
37:173
Ve hiç şüphesiz; Bizim askerlerimiz (ve desteklediklerimiz) elbette galip gelecek (zalimlerin ve kâfirlerin düzenlerini devirecek)lerdir.
-
37:174
Öyleyse Sen, (ey Nebim!) bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
-
37:175
Ve onları seyret ki; (zalimlerin hezimetini ve acı akıbetini, mücahit mü’minlerin ise galibiyet ve hâkimiyetini) yakında göreceklerdir.
-
37:176
Şimdi onlar, Bizim azabımızı (ve intikamımızı hemen) acele mi istemektedirler?
-
37:177
Oysa (azap) onların sahasına (iktidar ve saltanatlarına ansızın) indiği zaman, uyarılıp-korkutulanların (ama çağrımıza uymayanların) sabahı ne kötü (ve ne fecidir).
-
37:178
(Artık) Sen bir süreye kadar onlardan yüz çevir.
-
37:179
(Bundan böyle) Seyret (ve bekle ki, İlahi gazap ve tufanı) yakında göreceklerdir.
-
37:180
Üstünlük ve sonsuz Güç (izzet) sahibi olan Senin Rabbin, onların nitelendirdiklerinden (her türlü acizlikten ve va’adinden dönmekten elbette) Yücedir.
-
37:181
Gönderilmiş (bütün peygamber)lere (ve Hakk elçilere) selam olsun.
-
37:182
Ve âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun (ki her türlü hürmet, övgü ve teşekkür O’na mahsustur).